Bu kitapta en sevdiğim şey;
bir insanın kültürel olarak çevresel faktörlerden soyutlandığında, insansız bir ortamda büyüdüğünde, nasıl düşünebileceği ve nasıl bir düşünce gelişimi içine girebileceği konusunda, hem bağımsız hem de inanç içinde kalmaya çalışan bir bakış açısıyla yazılması.
Hatta bu bakımdan, bazılarının bir ütopya olarak da kabul etmesi de yanlış sayılmaz.
Diğer yandan, "robinsonad roman/hikaye" veya "felsefi roman" denemelerinin ilki olarak da biliniyor.
Her ne kadar İbni Sina ile yazıldığı söylenen dahil, başka başka versiyonları da olsa hikaye, daha çok doğuda ve sözel kültürde yaygın olan "felsefeyi hikaye ile anlatma" geleneğinin güzel bir eseri.
Eser, insanın duyularından ve yetilerinden yola çıkarak, yaratıcı-dünya-insan ilişkilerine dair temel felsefi hakikatlere ulaşabileceği ön kabulüne dayanıyor. Bu ön kabulün, yanlış olduğu iddia edilebilse bile eserde, "insan düşüncesi ve insan düşüncesinin evreleri" adına herkesce alınacak şeyler var.