Dünya; sesleri, renkleri, acıları, sevinçleriyle çoktan bırakıp gitmişti onu.
Sayfa 7
İnsan ancak düşünerek onurunu kurtarabilirdi.
Sayfa 97
Reklam
Keşke sen de kitap okusan... Okumayı sevsen... Böyle yanımda sıkılıp durduğunu görünce üzülüyorum.
Sayfa 185
Şişler o ince, küçük tıkırtılarla ilmeklere girip çıkarken her şeyi unuturdu annem. Yorgunluğunu, yoksulluğunu, onmazlıklarını, her şeyi... her şeyi...
Sayfa 44
Yılgın bir umutsuzluğa kapılırdım. Kim kurtaracaktı onca kadını? Hangisinden başlamalıydı?
Sayfa 22
Elimi tutarsan böyle, korkmam, diyordu kız, hiç korkmam. Ama ben korkmak istiyorum.
Sayfa 15
Reklam
Ama yeterince yaşanmadan da ölünmüyor ki!
Bitimini göremediğim karanlıklara aynı umursamazlıkla bakabilecek miyim?
Sayfa 163
Bütün bilinçlerin ötesinde, odanın boşluğunda bir hiçti şimdi.
Sayfa 18
Yoksulluk çocukları zamanından önce olgunlaştırır.
Sayfa 71
Reklam
Tanrı'nın varlığı hiçbir şeyi bütünlemiyordu ki... Gücsüzdü Tanrı!
Sayfa 53
Büyük bu eski, yıpranmış eşyalar, inatçı ihtiyarlar gibi egemenliklerini sürdürüyorlar, birlikte yaşadıkları insanların yaşantısına kendi bildikleri yönü veriyorlardı.
Sayfa 37
Bu çocuklara anlatmalı, yaşamımızın hiç de kolay olmadığını filan. Araba, ev almışsak ne olmuş? Kıç üstü oturup rahatımıza bakmadık ya..
Sayfa 149
Resim