"Benim ülkemde haziran, gül-gelincik-kiraz ayıdır. Yoksunluklarla geçen kıştan sonra gelen allı-güllü haziran,
gerçek bir şenlik, bir şölendir.
İsterim ki hiçbir canlı acı çekmesin, ölümün yüzünü görmesin bu güzel ayda.
1963'leri anımsıyorum. Gazeteciyim. Haftanın kimi günleri sabaha
değin çalışıyorum basımevinde.
Sokağa çıkma yasağı var.
Görevli kartı verilmiş bana.
Gecenin herhangi bir saatinde işten çıkıyor, yorgun-argın evime dönüyorum. «Hava leylâk/ve tomurcuk kokuyor».
3 Haziran 1963.
Duyuyorum ki Nâzım Hikmet ölmüş.
Bir sanatçı için, böyle bir haberi soğukkanlılıkla karşılamak olanaksız!
«Hava leylâk/ve tomurcuk kokuyor//
uy anam anam/haziranda ölmek zor» dizeleri dökülüyor dudaklarımdan.
2 Haziran 1970...
Duyuyorum ki Orhan Kemal ölmüş.
Yine aynı dizeler, yine kendiliğinden...
1976'lara değin, bu türden acılarla doldum; dizeler beni bir kitaba zorluyordu, işte, "Haziranda Ölmek Zor" böyle oluştu 1976'larda ve
1977 ocak ayında basıldı."
Hasan Hüseyin Korkmazgil,
Haziranda Ölmek Zor kitabının ikinci baskısına yazdığı önsözde böyle anlatıyor şiirinin hikâyesini.