Marcel Proust okumaya çok çekiniyorum...
Kayıp Zamanın İzinde serisi beni çok zorlayacakmış gibi geliyor, bir türlü başlayamıyorum...
Marcel Proust okursam hiçbir şey anlamayacağımı düşünüyorum...
gibi cümlelere nokta koymanın vakti geldi artık!
Eğer bu tür sorular aklınızı kurcalıyor ve bir türlü Proust okumaya başlayamıyorsanız bu yazı tam size
Video: youtu.be/XMa65io4mNw
Bu ay genel olarak Yusuf Atılgan'ın bilinç, fenomenoloji ve toplum kalıplarına aykırılık ön planındaki kitaplarını, Marcel Proust'un izlenimci edebiyatını ve yazdığı ilk metinlerini, Proust ve Kayıp Zamanın İzinde için yazılmış pek çok yardımcı kitabı okuduğum ve son olarak da Palahniuk ile birlikte yeraltına
Hazlar ve Günler’deki ‘Violente ve sosyete hayatı’ bölümü bana Tolstoy okuyorum tadı verdi. Her ne kadar uşaklı, hizmetçili kırsalda bir konakta yaşam Fransız romanlarından, özellikle de
Montaigne’in yaşamından tanıdık gelse de, bu hikayede daha çok kendimi Petersburg sosyetesinin içinde hissettim. Kim bilir, belki de
Anna Karenina’daki sosyetik yaşam silinmemek üzere hafızama kazınmıştır. Öte yandan ahlakçı bir mesaj kaygısı sezdim. Proust’un böyle bir amacı olduğunu pek düşünmüyorum ama bakalım
Kayıp Zamanın İzinde ’yi bitirince dönüp bu iletiyi okuyup aaa neler düşünmüşüm demek için tarihime not düşüyorum