Melville’in düşündeki Kayip Bartelby ve Kafka’nın düşündeki Gregor Samsa’nın yaşadığı aynı dünya düzlemi/düzeni üzerinde yaşadı Marlow’un Bay Kurtz’u.... Düşlerde nasıl görünüyorlarsa öyle: YAPAYALNIZ. Bu üç kitap birden hareket ediyordu etrafımda yaşarken sayfaları ve dünyanın dönüşü gibi hışırdarken parmağımın ucunda çevrildikleri gibi. Bu kitap da diğer kardeşleri gibi yazılmamış ama adeta yaşanmış. Uyandığımızda gerçekliğinden hiç şüphelenmediğimiz bir düş gibiler. Velhasılıkelam okunduğu gibi yaşanmıyor olsa da ‘yaşadığımız gibi ölüyoruz’. Bay Kurtz’un son sözüyle, “Ne dehşet! Ne dehşet!”
NOT: Afrika ile daraltılan sömürgecilik yorumları bence kendi kendisinin sömürüsüyle yalanlıyor varlığını;romantik yavanlığı ile kitabın özünü ve söylemek istediği sözünü ıskalıyor.Kitap hakkında bir asırı geçen bitmek bilmez tartışmalat üzerinde Jünger’in bir kitabında dediğine katılıyorum:”sömürü kaçınılmaz; tek bir devlet,tek bir toplum, tek bir sivrisinek bile sömürü olmadan varlığını sürdüremez. İnsanlık yüzlerce yıldır sömürü altında, yüzlerce yıldır sırtında taşıyor bu yükü, hem de çoğu kez farkında olmadan. Sömürünün anonimleşmesi mümkün. Bu durumda insanlar, artık hükümdarlar tarafından değil düşünceler tarafından sömürülür; köleler ve efendiler yüzlerini değiştirmiştir.”