şaşırtacak kadar dolu dolu yazılmış bir eser. hegel'in tinin tarih ve doğa bağlamında değişim süreçlerinin analizini içeriyor. basit bir şekilde anlatmak gerekirse, mutlak olanı bilinçle kavramaya çalışır hegel.
tinin, tarih içerisinde kavramsallaşan, doğa içerisinde insan dışına çıkan yapısının bir birikimi oluşturduğu ve bunun da kültür olgusunun antropolojik katmanları haline geldiğini işler.
kitap oldukça uzun bir önsöze sahiptir. bu kısım oldukça değerli çünkü bütün anlatının akademik dille özeti de önsözün içinde. kitapta zamanın sonu kavramını kitabın sonu olarak önsözde yani başladığı yerde bittiğini göreceksiniz.
hegel tini (ruhsal olanı) üç boyutta ele alıyor ilk boyut, tin bireysel bilince yansırken dönüştüğü öznel tin, bilinçler arası mücadelede dönüştüğü nesnel tin ve evrensel olarak genel bir yargı haline dönüşen mutlak tin. bu yüzden tinin geçirdiği bu süreçleri ''tarih'' olarak tanımlar hegel.
bana kalırsa hegel bu noktada hıristiyanlığı olumlamak için bir form yaratarak sonucu istediği yere getirmiş gibi görünüyor. tin, dinde tanrı, felsefede düşünce, sanatta ise imgedir. dolayısıyla var olan varlık kendi içinde özgürlüğü sınırsız olduğundan tinde gelişen varlıklar ölümü kaçınılmaz olan insan bilincinde sınırlıdır. dolayısıyla tinin yani bilincin fenomenolojisi değişirse tarihsel akış da değişir.
sınırsız ve özgür olan tin nihilizmin, hiç'in gerçekliğini açıklar aslında. hegel burada tinsel bir hata yapıyor ve sonrasında diğer filozoflarca eleştiriliyor. kitap, hegeli anlamak için birebir.