Hepimiz yara alırız. Büyük çoğunluğumuz sevgiyi tattığımız yerden yaralıyızdır. Bu yarayı çocukluğumuzdan yetişkinliğimize, hatta yaşlılığımıza kadar taşırız."
Adalet olmadan sevgi olmaz. Yalnızca saygı değil, aynı zamanda çocuklar için temel yurttaşlık haklarının kanunlaştığı bir kültürde yaşayana kadar, çoğu çocuk sevgiyi bilmeyecek. Yaşadığımız kültürde müstakil konutlar kolaylıkla despotça ve faşistçe kullanılabilen kurumsallaşmış birer iktidar alanıdır. Mutlak kural koyucular olarak, ebeveynler hiçbir müdahale
görmeksizin çocukları için en iyisinin ne olduğuna karar verebiliyorlar. Çocuk haklan ailenin dışında tutulduğunda, çocukların başvurabilecekleri hiçbir yasal merci kalmıyor. Cinsiyetçi tahakkümü reddetmek için eşit haklar ve adalet talebiyle örgütlenebilen kadınların aksine, çocukların evlerinde istismar ve baskıya maruz kaldıklarında kendilerine yardım etmeleri için
güvenebilecekleri tek merci iyi niyetli yetişkinlerdir.
Aşkı tanımak isterken gerçek anlamda yakınlaşmaktan korktuğumu fark etmem için uzun bir zaman geçmesi gerekti. Pek çoğumuz hiçbir zaman sevgiye dönüşmeyen yakınlık ve ilgi temelli ilişkileri tercih ederiz çünkü bunları daha güvenli buluruz. Talepler sevginin gerektirdikleri kadar çok değildir. Risk o kadar büyük değildir.
Pek çok insan yalan söylemeyi çocuklukta öğrenir. Genellikle cezalandırmadan kurtulmak veya bir yetişkini hayal kırıklığına uğratmamak, üzmemek için yalan söyler. Ebeveynlerimizin bizi erdemli bir davranış olduğunu öğrettikleri dürüstlüğe teşvik ederken, günün sonunda kast ettiklerinin her koşulda daima doğruyu söylemek olmadığını fark ettiğimiz pek çok çocukluk anımızı çoğumuz dün gibi hatırlarız. Yetişkin bir otorite figürü tarafından kendilerine yöneltilen soruya dürüstlükle yanıt veren bir çocuğun cezalandırıldığı sayısız durtım söz konusudur. Hal böyle olunca, doğruyu söylemenin zarar görmelerine yol açabildiği bilinci, erken yaşlarda çocukların aklında yer eder. Dolayısıyla yalan söylemeyi incinmekten ve başkalarını incitmekten kurtulmanın bir yolu olarak öğrenirler.
Sevgi, sevgi ne yaparsa odur ve çocuklara sevgi göstermekle sorumluyuz. Çocukları severken, onların birer eşya olmadıklarını, haklarının olduğunu ve bu hakları tanımak ve saygıyla kabul etmek gerektiğini bütün eylemlerimizle teyit etmeliyiz.