Bütün Yapıtları - Mektup

Hep Genç Kalacağım

Sabahattin Ali
İhtiyarlığımda çekilmez bir adam olacağım hakkındaki iltifatına teşekkür ederim. Ama bu tahminin doğru çıkmayacak sanırım. Çünkü ihtiyarlayacağımı kim söyledi. Hep genç kalacağım. Kitapta, Sabahattin Ali'nin ailesine, arkadaşlarına ve iş ortaklarına yazdığı mektuplarla , Sabahattin Ali'ye ailesi, Nazım Hikmet, Esat Adil Müstecaplıoğlu, Mehmet Ali Aybar, Mehmet Ali Cimcoz, Aziz Nesin, Melahat Togar, Ayşe Sıtkı İlhan, Nihal Atsız, Cemal Kutay, Samim Kocagöz başta olmak üzere arkadaşları ve öğrencileri tarafından gönderilen, Markopaşa ve Yeni Dünya'nın kuruluşunda yazılan mektuplar ve resmi yazışmalar bulunmaktadır. Bu mektupların Sabahattin Ali'nin edebi kimliğinin oluşumuna ışık tutan metinler olduğunu, okuduklarını, yazdıklarını ve yazacaklarını anlattığı mektupların yazarın notları olarak da okunabileceğini özellikle belirtilmelidir. Hep Genç Kalacağım'da bir araya getirilen mektuplar sadece Sabahattin Ali'nin hayatına tanıklık etmekle kalmıyor, Cumhuriyet'in ilk on yılında Ankara'da yaşam, II. Dünya Savaşı'nın yarattığı ortam ve Türkiye'de giderek cadı avına dönüşen sol görüşlü kişilerin tutuklanması gibi pek çok olayla ilgili tanıklıklara da yer veriyor. (Arka Kapak)
560 sayfa
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

559 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Okuduğum incelemeler beni tatmin etmediği için yazdım.
Kitabın en az %90’ı
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
’nin yazdığı mektuplardan değil, Sabahattin Ali’ye yazılan mektuplardan oluşuyor. Tabii bu durumda, “…mektuplaşmalarını okuyoruz,” demek yanlış olur. Kitap, 1922-1948 yılları arasında ki -
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
, Esat Adil Müstecaplıoğlu, Mehmet Ali Aybar, Mehmet Ali Cimcoz,
Aziz Nesin
Aziz Nesin
, Melahat Togar (Melahat Kemal), Ayşe Sıtkı İlhan,
Hep Genç Kalacağım
Hep Genç KalacağımSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20081,257 okunma
560 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Ah, söze nereden başlasam bilemiyorum. Bir insanı sadece sizinle olan iletişimi ile tanıyamazsınız, illâ ki bir topluluk içinde görmek gerekirmiş. Sanırım ben de artık Sabahattin Ali'yi tanıyorum diyebileceğim bir nebze. Zira bugüne kadar yazdığı her şeyi okumak biraz tek taraflı imiş. Şimdi anlıyorum. Nasıl da seviliyor, üstelik öyle ilginç ki.
Hep Genç Kalacağım
Hep Genç KalacağımSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20081,257 okunma
560 syf.
9/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Hep Genç Kalacağım; Sabahattin Ali'nin 1922-1948 yılları arasındaki mektuplaşmalarını içeren; ailesiyle, dostlarıyla, öğrencileriyle olan ilişkisini görebileceğiniz bir anı-mektup derlemesi. Nâzım Hikmet, Hasan Alî Yücel, Hüseyin Nihal Atsız ve daha birçoklarıyla olan ilişkisini görebileceğiniz gibi, dönemin toplumsal yaşantısına, eğitim sistemine ve politik gündemine de tanıklık edeceksiniz. Mektupların en önemli tarafı bence şu: bu mektuplar yazılırken, o dönemin koşulları gereği, yalnızca iletişim kurmak için yazıldı. Dolayısıyla mektupların Sabahattin Ali anısına yayınlanacağı hesap edilmedi. Bu nedenle hepsi son derece gerçek ve samimi. Okurken beni çok duygulandıran mektuplar vardı. Sabahattin Ali'yi gerçek mânâda tanımak ve dönemi anlamak için okunması gerektiğini düşündüğüm önemli kitaplardan biri. Sabahattin Ali'yle ve kitaplarıyla ilgili daha detaylı bilgiye bu videodan ulaşabilirsiniz: youtu.be/cLkygG5JZyE
Hep Genç Kalacağım
Hep Genç KalacağımSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20081,257 okunma
560 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Tek taraflı olduğu için başlarda biraz yoruyor ama yavaş yavaş alışıyorsunuz. İçinde Aliye Hanım’a yazdığı mektuplar var sadece geri kalan kısımlar kendisine gönderilmiş mektuplar. 1922’de Balıkesir Öğretmen Okulu’na atanması ile başlayıp ölümüne kadar devam ediyor. Bu süreçte Almanya’ya gittiği dönem, orada olan arkadaşlıkları, tekrar ülkeye dönmesi, hikayelerini yazdığı süreçler, hapiste olduğu günler, dergilerin çıkma süreçlerinde yapılan yazışmalar mevcut. Yazarı daha iyi tanımak adına tavsiye ediyorum.
Hep Genç Kalacağım
Hep Genç KalacağımSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20081,257 okunma
·
Puan vermedi
Merhaba herkese, Kitabın birçoğunu Sabahattin Ali'ye gelen mektuplar oluşturuyor, bir kısmında da kendisinin eşine yazdığı mektuplar var ki bu mektupların hepsini Canım Aliye, Ruhum Filiz isimli kitapta da bulabilirsiniz. Kitabı yarım bıraktım olarak işaretliyorum ama aslında okudum. Şöyle ki tüm mektuplara tek tek göz gezdirdim ancak hepsini okumadım. Çünkü resmi/samimi her türlü mektubu kitaba eklemişler. Sanki Sabahattin Ali'nin mektup sandığını açmışlar ve ne varsa basmışlar gibi. Bazıları hayatına ışık tutsa da bir kısmını bana okumak doğru ya da mantıklı gelmedi. Çünkü bunlar başkalarının Sabahattin Ali'ye yazdığı kişisel mektuplar ve o kişilerin hayatına bu kadar dahil olmak hem ilgimi çekmedi hem de doğru gelmedi. Onun dışında Sabahattin Ali'nin hayatına ışık tuttuğu için kesinlikle önemli bir kitap. Ancak bana kalırsa elinize alıp teker teker tüm mektupları okuyacağınız türden bir eser değil. Bu arada öğrencilerinin yazdığı bazı mektuplar beni duygulandırdı çünkü Sabahattin Ali'nin ne kadar iyi bir öğretmen olduğunu gösteriyordu. Sabahattin Ali hayranlarına tavsiye ederim ama olmazsa olmaz bir kitap değil daha çok bir belge niteliğinde.
Hep Genç Kalacağım
Hep Genç KalacağımSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20081,257 okunma
560 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Tek söyleyeceğim şey bu kitabı okumadan önce 'Değirmen' adlı kitabını okuyun. Çünkü arkadaşlarıyla mektuplaşması sırasında çokça geçiyor. Gerek Nazım Hikmet gerek Aziz Nesin ile mektuplaşmaları var. Sabahattin Ali ve çevresindeki inşaları anlamak için faydalı olabilir. Sabahattin Ali, her zaman bende apayrı bir yere ve öneme sahiptir. Yazarın edebi kimliğinin oluşumunu mektuplarından takip edebilmek çok güzel. Bu çalışmayı yapanın ellerine sağlık. Yazarın mektupları hem asılları ile hem de düzenlenmiş biçimleriyle verilmiş. Ayrıca yazarın gezdiği yerleri, beğenileri, bazı sırlarını ve duygu be düşünlerini bu kadar yakından görmek mutluluk verici. Keşke daha çok yaşasaydı Sabahattin Ali. Bizi o güzel yazılarından mahrum bırakan kanlı ellere lanet olsun.
Hep Genç Kalacağım
Hep Genç KalacağımSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20081,257 okunma
560 syf.
·
Puan vermedi
Sabahattin Ali'den Canım Aliye Ruhum Filiz kitabından sonra mektup türünde okuduğum ikinci kitabı. Açıkçası fazlaca sıkıldım bu kitabı okurken.Okuduğum hiçbir kitabı yarım bırakmak gibi bir huyum olmadığı için zorlayarak okudum. Sabahattin Ali'ye arkadaşlarının,öğrencilerinin ve ailesinin yazdığı ve kendisinin onlara yazmış olduğu mektuplardan oluşuyor.
Hep Genç Kalacağım
Hep Genç KalacağımSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20081,257 okunma
560 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Hep Genç Kalsaydın Güzel İnsan
Hep Genç Kalacağım adlı eser Sabahattin Ali’nin arkadaşları ile mektuplaşmalarını içermekle kalmayan, Sabahattin Ali’yi bize tüm yönleriyle tanıtan müthiş bir başucu kitabı. Yazarın aşka olan bakışı, edebi çizgisi, yakın çevresindeki dostlarıyla olan münasebetindeki tutumu, eşi ile olan mektuplaşmaları ve daha neler neler... Türkiye’nin yakın
Hep Genç Kalacağım
Hep Genç KalacağımSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20081,257 okunma
560 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sabahattin Ali'ye gelen ve Sabahattin Ali'nin başkalarına yazdığı mektupların derlendiği bir kitap. Okuması zaman zaman sıkıcı zaman zaman keyifliydi. Farklı kişilerden gelen mektuplar aslında Sabahattin Ali'nin hayatı ve kişiliği hakkında daha çok bilgi sahibi olmayı sağlıyor bu da güzel bir durum. Canım Aliye ruhum Filiz kitabında olan mektuplar da var kitapta. Edebiyata ehemmiyet veren insanlarla diyalog kurmuş ve yazdıklarının eleştirilerini beklemiş hep Sabahattin Ali. Nazım Hikmet ve Aziz Nesin ile olan mektupları da eserin içinde yer alıyor.
Hep Genç Kalacağım
Hep Genç KalacağımSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20081,257 okunma
560 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Sabahattin Ali’nin 1922-1948 yıllarını kapsayan mektuplarının bir araya geldiği “Hep Genç Kalacağım” isimli bu kitabı Sabahattin Ali’nin iş, yazı, aile hayatı ve diğer birçok konuyla ilgili bize ışıl tutan bir eser niteliğinde. Aynı zamanda mektuplardan yola çıkarak dönemin siyasal etkilerini de açıkça görebiliriz. Mektupları okuyarak bugün okuduğumuz Sabahattin Ali kitaplarının hangi yollardan geçerek kitaplaştırıldığını öğrenmek de ayrıca keyif vericiydi diyebilirim. Bunun dışında yahuu hiç mi adamakıllı mutlu olan, sakin bir hayatı sürdüren şair, yazar olmamıştır. İşte Sabahattin Ali’de bunlardan birisi. Hayatının neredeyse yarısı hapishanede diğer yarısı da işleri yoluna koymaya çalışarak geçmiş en sonunda da Bulgaristan’a kaçmaya çalışırken kaçmasına yardım eden Ali Ertekin tarafından öldürülmüştür. İnsan üzülmeden, daha yaşasaydı nasıl eserler yazacaktı diye düşünmeden edemiyor.
Hep Genç Kalacağım
Hep Genç KalacağımSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 20081,257 okunma

Yazar Hakkında

Sabahattin Ali
Sabahattin AliYazar · 103 kitap
Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğmuştur. Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısiyla, ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır. Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926). Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930). Yurda döndükten sonra Sabahattin Ali, Orhaneli’nde ilkokul öğretmenliğine atandı. Aydın ve sonra Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır. Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932), bir yıla mahkûm olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur (1933). Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un "eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini" istemesi üzerine Varlık dergisinde "Benim Aşkım" adlı şiirini yayımlayarak (15 Ocak 1934) Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yapmıştır. 16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936'da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir. Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştır (1941 - 1945). "İçimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, İstanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır (1945). Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır (1946 - 1947). Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle "Milli Şef" İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır. Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?" Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Jandarma karakolunda katledilmiş daha sonra da cesedi 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmuştur. Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştır. Bulgaristan’ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali’nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan’ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950’li yıllardan beri Bulgaristan’daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır. Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, hece vezniyle yazdığı ve halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini Balıkesir'de çıkan ve Orhan Şaik Gökyay tarafından yönetilen Çağlayan dergisinde yayımlamıştır (1926). Servet-i Fünun, Güneş, Hayat, Meşale gibi dergilerde de yazan (1926 - 1928) Sabahattin Ali, bu arada öykü de yazmaya başlamış, ilk öyküsü "Bir Orman Hikayesi" Resimli Ay'da yayımlanmıştır (30 Eylül 1930). Toplumsal eğilimli bu öyküyü Nazım Hikmet, şu sözlerle okurlara sunmuştur: "Bu yazı bizde örneğine az tesadüf edilen cinsten bir eserdir. Köylü ruhiyatının bütün muhafazekâr ve ileri taraflarını, iptidaî sermaye terakümünü yapan sermayedarlığın inkişaf yolunda köylülüğü nasıl dağıttığını ve en nihayet, tabiatın deniz kadar muazzam bir unsuru olan ormanın muğlak, ihtiraslı hayatını, kımıldanışların zeki bir aydınlık içinde görüyoruz". Sabahattin Ali, af yasasından yararlanarak hapisten çıktıktan sonra, özellikle Varlık dergisinde yayımladığı "Kanal", "Kırlangıçlar", "Arap Hayri", "Pazarcı", "Kağnı" (1934 - 1936) gibi öyküleriyle dikkati çekmiştir. Sabahattin Ali Anadolu insanına yaklaşımıyla edebiyata yeni bir boyut kazandırmıştır. Ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirmiş, aydınlar ve kentlilerin Anadolu insanına karşı takındıkları küçümseyici tavrı eleştirmiştir. 1937'de yayınlanan Kuyucaklı Yusuf romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir. Sabahattin Ali'nin halk şiirinden esinlenerek yazılmış şiirlerini içeren Dağlar ve Rüzgâr (1934) adlı kitabı yazın çevrelerinde ilgi uyandırmış, örneğin Yaşar Nabi, Hakimiyeti Milliye'de şu övücü satırları yazmıştır: "Bu kitabın mümeyyiz vasfı halk edebiyatı tarzında bir deneme teşkil etmesidir. Sabahattin Ali'nin tecrübeli muvaffak neticeler vermiş. Ve bize, şiirleri doğrudan doğruya bir halk şairi elinden çıkmamış olduklarını hissetirmekle beraber, o tanıdığımız ve sevdiğimiz samimi edayı tattırabiliyor. Komplike imajlardan kaçınılmış olması, bu şiirlere büyük bir sadelik vermiş." Ancak, Sabahattin Ali, bu kitabından sonra şiirle ilgilenmemiş, sadece öykü ve roman yazmıştır. 'Leylim Ley', 'Aldırma Gönül' gibi halk dilinden yararlanarak yazdığı şiirler herkes tarafından bilinir. Sabahattin Ali, Varlık'ta Esirler adlı üç perdelik bir oyun da yazmış (1936), ancak bu türü de bir daha denememiştir.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.