"Meğer roman yazmak ne güç bir işmiş!İşte elimde kalem önümde defter, saatlerden beri evirip çeviriyorum, iki cümleyi bir araya getiremiyorum.Ben ki, bütün ömrü roman okumakla geçmiş bir kadınım." bu satırlarla başlıyor Münire ile olan yolculuğumuz.Kitap boyunca samimi ve sıcak bir üslupla Münire'nin kaleminden hayat hikayesini okuyoruz.
Kitapta iki noktayı çok beğendim.Birincisi; Yakup Kadri Karaosmanoğlu o dönemdeki toplumsal değişimleri, insan ilişkilerini, insanların yaşantılarını, dönem insanlarının psikolojik tahlillerini ustalıkla analiz etmiş.Okurken kitap sizi içine çekiyor.Öyleki o döneme gidip geldim diyebilirim.İkincisi de Yakup Kadri Karaosmanoğlu Münire karakteriyle kadın psikolojisini çok güzel işlemiş.Dünyayı bir kadının gözünden anlatmış bizlere.
Bir noktayı beğenmedim kitabın sonu bitmemiş gibiydi.Bir boşluk oluştu kitabı bitirince.Yakup Kadri Karaosmanoğlu gerisini de hayal gücümüze bırakmış sanırım:)
Kitap konu olarak birbirlerine komşu olan Münire Hanım ve Cemil Bey'in aşkını anlatıyor.Münire'nin aşkı Cemil'in söylediği 'şarkı' ile başlamıştı.Ve 'hep o şarkı'yla devam etti "Nitekim, ben, bundan otuz yıl evvel hayatımın bütün tadını, bütün saadetini bir şarkının devam müddetince tatmış ve en büyük acısını, en büyük felâketini de yine aynı şarkıyı dinlerken duyup çekmiştim."(s.161)
Genel itibariyle güzeldi.Keyifli okumalar...