Geleneksel Sanat Felsefesi Okumaları

Her İnsan Bir Sanatçıdır

Kolektif

Featured Her İnsan Bir Sanatçıdır Posts

You can find Featured Her İnsan Bir Sanatçıdır books, featured Her İnsan Bir Sanatçıdır quotes and quotes, featured Her İnsan Bir Sanatçıdır authors, featured Her İnsan Bir Sanatçıdır reviews and reviews on 1000Kitap.
Sanatçının kimliğinin meçhullüğü, kişinin kendi kendinden özgür olma özleminin hâkim olduğu bir kültür türüne aittir. Bu felsefenin bütün gücü, “Yapan/Özne, benim” yanılsamasına karşı yöneltilmiştir. İnsan bireyselliği amaç değil, sadece bir araçtır. Bireysel bilincin yüce kazanımı/başarısı, bireysel bilincin kendini hem ilk başlangıcı hem de nihaî sonu olan şeyde kaybetmesi veya bulmasıdır: “Kim psişesini kurtaracaksa, onu kaybetsin.”62 Araçtan bütün istenen etkililik ve itaattir. Tebaaya tahtı arzulamak yakışmaz. İnsan mizacı bir demokrasi değil, bedenin, nefsin ve ruhun hiyerarşisidir. Mesih “Ben kendimden bir şey yapmam”‘3 demişken, Hristiyan’ın kalkıp da herhangi bir eseri “kendisinin” olarak görmesi olur mu? Krişna “Kavrayıcı, ‘ben, yapanım/özneyim” kavramını oluşturamaz”64 derken, Hindu’nun herhangi bir eseri kendisinin sayması olur mu?
Rönesans müziği, uzantısı olduğu Orta Çağlar müziği gibi, Avrupa ruhunun yüce ve yiğitlik olarak gördüğü şeyin sesle ifadesidir; insana şarabı veya bal likörünü veya geçmişin coşkulu destanlarını düşündürür. Sanatlar arasındaki bu orantısızlığın sebebi, aklî gerilemenin -icatçı aklın değil manevî tefekkürün gerilemesinin-, aklilik unsurlarının yer aldığı görsel sanatlarda, temelde, plastik cevherin, yani ruhun, hâllerini -ve nihai manâda güzelliklerini- dışlaştıran işitsel veya “tekrarcı” sanatlarda olduğundan daha doğrudan bir şekilde ortaya çıkmış olmasıdır.” Plastik sanatlarda ve mimarîde, Rönesans, bir tutku ve büyüklük duygusu sanatı anlamına gelir; barok [çok süslü, şatafatlı sanat], bir rüyalar sanatıdır. Müzikte barok, rüyada sevimli, narin ve cennetsi olanı dışlatırır; buna karşılık, görsel sanatlarda hayâlî/asılsız ve gülünç yönleri, bir kâbusa varan büyüleyiciliği ortaya çıkarır. On dokuzuncu yüzyılda romantik şiir ve müzik, dünyevî bağları pekiştirip keskinleştirmiştir. Her ne kadar, en geniş anlamıyla romantizmde insanın Tanrı sevgisiyle bütünleştirilmiş olarak görmek isteyeceği hâlâ pek çok güzellik varsa da, bütün duygusal bireyselcilikler gibi, bu da korkunç bir acı ve ıstıraplar tohumu atmaktır.
Reklam
"Kendi adına düşünmek" her zaman için kendi hakkında düşünmektir. "Özgür düşünce" denilen şey, bu yüzden hümanistik bir felsefenin doğal bir ifadesidir. Bizler, düşüncelerimizin ve onlara karşılık gelen arzularımızın insafına kalmışız. Özgür düşünce bir tutkudur. Özgür olan, bizlerden çok düşüncelerdir.
Sayfa 126 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Ses’in varlık gayesi, Hakîkat kavramını anlatılabilir bir biçimde tecessüm ettirmektir. Doğru ifadenin şeklî güzelliği, hakîkatin ihtişamının şeklî güzelliğidir. Burada hem çalgıcı hem de alet aslîdir. Biz bedensel bireyselliğimizde, ne çok gevşek ne de çok gergin olmaması için “teller”inin veya “duyular”ının ayarlanması gereken aletleriz.
Bir resmin tabiatla uyumu, ancak sanat eseri ile sanat eserinin dışsal modeli arasındaki farkı ortadan kaldırmadığı müddetçe meşrudur. Böyle bir ayrım olmadığı takdirde, sanat eseri yeter/fail sebebini kaybedecektir; çünkü sanat eserinin tek amacı, zaten var olan bir şeyi tekrar etmek değildir. Resmin oranlarının kusursuzluğu, ne materyali -ki resimde düz yüzey, heykeltıraşlıkta cansız maddedir- ihlâl etmelidir ne de manevî dışa vurumu feda etmelidir. Oranların doğruluğu, belli bir sanatin maddî verileri ile uyum içindeyse ve aynı zamanda eserin manevî maksadını da tatmin ediyorsa, bu doğruluk, eserin sembolizmine bir aklın ve hakikatin dışa vurumunu ekleyecektir. Sahih ve kuralcı sanat, her zaman için tabiata ilişkin akıllı gözlemi asil ve derin stilizasyonlarla birleştirir ve bunu da ilk olarak, eseri, Tanrı’nın tabiatta yarattığı modele indirgemek; ikinci olarak, eseri, ona saf bir ruh mührünü, sema mührünü ve özsel olanın mührünü vurmak süretiyle fiziksel mümkünlük hâlinden ayırmak için yapar.
Kutsal sanatın tabiatüstü değeri, toplulukta bulunmayan bir akıl taşıması ve iletmesinden kaynaklanır. Kutsal sanat bâkir tabiat gibi, bir akıl niteliğine ve işlevine sahiptir ve bu niteliği güzellik aracılığıyla açığa çıkarır; çünkü kutsal sanat, öz itibariyle formel/sürî olana aittir; kutsal sanat süret ötesi olanın süretidir; Yaratılmamış olanın misalidir ve sessizliğin dilidir. Fakat sanatsal girişim kendisini kutsala bağlayan gelenekten kopar kopmaz, bu akıl garantisi akim kalır ve akılsızlık her yerde kendini gösterir; estetikçilik bizi bu tehlikeden koruyabilecek son şeydir. Bir sanat; sanatçının kişisel amacı ile değil, içeriği, sembolizmi ve üslübu ile, yani nesnel unsurlar ile kutsaldır. İçerik ile kastedilen, temsil edilen konunun ya dinen makbul bir modeli izlemesi ya da daha geniş manâda belirlendiği şekilde olması gereğidir; bununla birlikte temsil edilen konu her zaman için din tarafından belirlenmelidir.
Reklam
30 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.