''Ben kendime inanmıyorum, ama Allah'a inanıyorum. Babam bir gün bana, sevdiğin birini kaybetmekten nasıl korkuyorsan, Allah'ın sevgisini kaybetmekten de öyle kork demişti. O'nun sevgisini kazandım mı hiç bilmiyorum. Ama onu çok seviyorum.
Doğru mu yalan mı bilmediğim bir hikayeye göre, babanın biri oğluna biz gazetedeki dünya haritasını yedi
“Ben kendime inanmıyorum, ama Allah'a inanıyorum. Babam bir gün bana, sevdiğin birini kaybetmekten nasıl korkuyorsan, Allah'ın sevgisini kaybetmekten de öyle kork demişti. O'nun sevgisini kazandım mı hiç bilmiyorum. Ama onu çok seviyorum.
Doğru mu yalan mı bilmediğim bir hikayeye göre, babanın biri oğluna biz gazetedeki dünya haritasını yedi
İnsanın hayatı sorular ve cevaplar arasında gidip geliyor. O zaman anlıyorum ki insanlar hayat denen dar bir çemberin içinde soru sorarak yaşlanıyor, cevap alamadan ölüyorlar.
”Ne ölebildim ne de yaşayabildim. Ölümle yaşam arasında ucu bucağı belli olmayan bir Araf’taydım. Nereye koşarsam koşayım vardığım bir nokta olmuyordu. Kısır bir döngü içerisinde günleri eritmekten başka yapabildiğim bir şey yoktu. Zamanın çıldırtıcılığı ve çağın bohemliği içerisinde Araf’ta olmak kimileri için bir sığınma limanı iken benim için cehennemden farkı yoktu. Kan kusuyordum ateşten gövdeme, saatlerin kadranları tarafından defalarca kesiliyordum. Ölmenin de sonu yoktu. Aynı şekilde zamanla savaşmanın da.”