Lacan'a göre erkek "-mış gibi yapma"nın kölesidir, var olmak için kontrol edemediği bir sertlik göstermeye kendisini mecbur hisseder, oysa kadın bir hakikat sınavına daha yakındır -bir tür yazı ya da "ilk-yazı" (archi-écriture) onun -mış gibi davranmaktan kaçmasını sağlar. Bu yüzden kadın, demektedir Lacan, "tam-değildir", bir "ek"tir; oysa erkek "en azından bir" yani "bütün" olma, bu da olmazsa en azından bütünmüş gibi görülme ihtiyacını duyar. Bu yüzden Lacan'ın şöyle bir özdeyişi vardır; "Cinsel ilişki yoktur." Bu söz şu anlama gelir: İki kişi arasındaki aşk bağı bir ilişki değildir, iki zıt arasındaki bir savaştır daha çok, partnerler birbirleriyle simetrik konumda değildir. Aşk cinsel ilişkinin bu eksikliğine eklenir: "Aşk insanın kendisinde olmayanı, istemeyen birisine vermesidir." Ya da "sana sunduğumu reddetmeni talep ediyorum, çünkü sunduğum bu değil." Lacam aşka ruh ile ölmek arasında gidip gelen değişik adlar veriyordu: l'a(mur) (aşkölüm), amourir (aşkölmek), amort(ölümüneaşk), âmer(acısevenruh).
Freud için anatomi her ne kadar insan kaderine dahil olsa da, hiç de öyle aşılmayacak bir ufuk oluşturmuyordu. Freud'un özgürlük teorisinin temeli budur zaten: kaderin varlığını kabullenip ondan sıyrılabilmek.
“niederlage” çöküş, bozgun öyle bir gecede hayatı değiştiren bir şey değildir. gerçek bozgun yavaş yavaş ve düzenli gelir.
elisabeth roudinesco - her şeye ve herkese karşı lacan