“O, çektiği acıları kullanarak, ortaya koymadı yapıtını. Çektiği acılardan bir yapıt yarattı.“ diyor Ferit Edgü, eserin önsözünde ‘gamlı prenses’ için.
1966 ve 1986 yılları arasındaki ‘Tezer Özlü - Ferit Edgü mektupları’nın olduğu bir eser var karşımızda.
“Başlangıçta, bu kitapta yalnızca Tezer’in mektuplarının yer alması düşünülmüştü. Ama son anda, benim ona yazdığım birkaç mektup ortaya çıktı. Kuşkusuz, onun da, benim de birbirimize yazdığımız mektupların tümü değildir bunlar.” diyor, Ferit Edgü eserin içeriğiyle ilgili. Evet, eserin büyük bir bölümünü Tezer’in mektupları oluşturuyor.
Peki, ne var bu mektuplarda?
Daha çocuk yaşlarda dostlukları başlayan, iki ‘dert ortağı’nın hikâyesine; acılarına, sevinçlerine, hastalıklarına, yazma süreçlerine, eserlerini tartışmalarına, kendilerini ait hissettikleri yazarlara dair konuşmalarına ve daha nicesine tanıklık ediyoruz. Hem de ilk elden!
Bir mektubunda “Ben en çok ve en uzun sana inandım.” diyor Tezer, Edgü’ye.
Ve biz; bu inanmışlıkla birlikte kaleminden dökülen satırlarda, Tezer Özlü’nün çırılçıplak dünyasıyla karşı karşıya kalıyoruz.
Buyurunuz!