Uzun zaman boyunca 10. Yıl özel baskısını almak için kıvrandığım, alınca da bitecek diye okumadığım Ankara'nın deli fişek polisi, çarkların ezemediği, laf anlamaz söz dinlemez Behzat Ç. 'yi dün gece bitirdim. Kalbimin sancıdığı kısmını saymazsak boşluğa bakıp nasıl yorum yazmam gerektiğini düşündüm. Öncelikle Behzat Ç. hayranı olarak dizi ve kitap o kadar birbirinin içinde erimiş ki kitabı okurken dizi ile kıyaslamaktan kendimi alamadım. (elbette kitap çok çok daha iyiydi. Fakat dizinin iyi olduğu kısımlarda yok değildi.) öncelikle beni rahatsız eden detaylardan başlayım ondan sonra övgüme devam edeyim. İlk kitap olan "Her temas iz bırakır" bana çok karışık geldi resmen flash-back'lerle diziye dönüp konuyu anlamaya çalıştım. Olaylar karışık gelse de Emrah Serbes'in diline alışık olduğum için yaratılan karakterlere hemen ısındım. Çoğunu kafamda yeniden şekillendirsem de Behzat Ç. Karakterini Erdal Beşikçioğlu'ndan başka kimseye yakıştıramadım. Beni asıl rahatsız eden başka bir mesele kitapta geçen bazı olayları ve duygu değişimlerini diziyi izlemeyen birinin rahatça anlayacağını düşünmemem. En azından rüyaya geçişler veya "o" kişinin kim olduğuna dair bir ipucu verilebilirdi. (Ya da belki de ben tembel okuyucuyum.) Onun dışında "Son Harfiyat" başlı başına şaherserdi. Uzun zamandır manyak bir katil okumamıştım iyi oldu fakat o son canımı acıttı.
Daha diyeceğim çok şey var ama konuyu burada kapatayım artık yoksa spoi falan vereceğim. Diziyi izleyin, kitabı okuyun, doğayı sevin..
İyilikle kalın