Hey! Vapurlar, Trenler

Oktay Akbal
8/10
8 Kişi
20
Okunma
7
Beğeni
857
Görüntülenme
“Hey! Vapurlar, trenler beni burdan götürün” der Baudelaire bir şiirinde... Dolmuş, otobüs, minibüs duraklarında taşıt beklerken hep bu dizeyi mırıldanırım. Upuzun kuyruklarda insanlar dururlar sessizce. Başkaldırma diye bir şey yoktur onlar için. Boyun eğmişler yazgılarına. Bir otobüs gelecek onları alıp götürecek eninde sonunda, ya da bir minibüs fırtına gibi yanaşıp bir bir toplayacak yolcuları, belki de iyiliksever bir dolmuş.”
88 sayfa
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

88 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Oktay Akbal'ın anılarıyla bezenmiş birbirinden güzel öyküleri içeriyor kitap. Yazar çevresini, gördüklerini öyle güzel anlatıyor ki , anıların içinde kayboluyorsunuz. ilk romanı olan Garipler sokağı na da değiniyor ' yaşamdan ilkler ' adlı öyküsünde. Ve en önemlisi değişmeyen zihniyetimize tanık olacaksınız. Aynı isimdeki öyküsünde de yazdığı gibi " ... Bugünün bencil, gururlu, dünyayı yalnız kendi buyruğunda sanan şövalyesi ise Anadol'una , Murat'ına , Renault'suna kurulmuş direksiyon başında her şeyi ayakları altında gören kentlisidir. Çoğunun cebinde belki evini barkını geçindirecek para da yoktur, altındaki arabanın borcu da bir yanda beklemektedir! Olsun, o çağdaş şövalyedir ya ! Ne trafik kuralı, ne insanlık ilkesi, ne sevgi, ne saygı, ne anlayış !.. yollar benim , kaldırımlar benim, yasa benim, kafasıyla uçacak, geçecek, ezecektir artık !.. " Değişen tek şey altımızda ki arabaların modelleri. Onlar bile değişti ama biz insanlar değişemedik maalesef
Hey! Vapurlar, Trenler
Hey! Vapurlar, TrenlerOktay Akbal · Yazko Yayınları · 198320 okunma
432 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Fethi Naci, Sait Faik’le birlikte İstanbul’u en iyi tanıyan öykücü olarak işaret etmiş Oktay Akbal’ı... İstanbul’da, İstanbul’u en iyi tanıyan üstatlardan biriyle yârenlik etmek doyumsuzdu. Geçip giden zamanların izini süren yazarın, geçmiş zaman eşyalarına, çocukluğuna ve gençliğine duyduğu özlemi dile getirdiği sayfalar muazzamdı. Günlük yaşamın içinde koşuşturan şehir insanını mercek altına alan üstâd, her şeyin değiştiği şehirde sizi adım adım gezdirirken, gördüklerini/ görmek istemediklerini geçmişle mukayese ediyor. Hayata ve insana dair öykülerin kalbime taht kuran sahibi, an’ın içinde savrulan insanların da iç dünyalarına eğilmeyi ihmal etmiyor. Oktay Akbal, benim için çocukluğum, gençliğim demek... Bahçesindeki envai çiçek kokusunun bilimum baharatlarla duvarlarına sindiği dede evinin baş köşesindeki gazete demek.. “Suçumuz İnsan Olmak” , “Berber Aynası” demek ... Kendinize bir iyilik yapın 1981-2014 yılları arasında yayımladığı beş öykü kitabını ihtiva eden “Hey Vapurlar Trenler”i alın Hey Vapurlar Trenler Lunapark Ey Gece Kapını Üstüme Kapat Hücrede Karmen Selimiye Bir Yokuştur
Hey Vapurlar Trenler
Hey Vapurlar TrenlerOktay Akbal · Doğan Kitap Yayınları · 202020 okunma

Yazar Hakkında

Oktay Akbal
Oktay AkbalYazar · 67 kitap
Oktay Akbal (d. 20 Nisan 1923, İstanbul) Türk gazeteci, yazar. Cumhuriyet gazetesinde Evet/Hayır adlı köşenin yazarıdır. 20 Nisan 1923 tarihinde İstanbul'da doğdu. Avukat Salih Şehabettin Bey'in oğlu, ilk gerçekçi Türk romancılardan Ebubekir Hâzım Tepeyran'ın ana tarafından torunudur. Kumkapı'daki Saint Benoit Fransız Lisesi'nde başladığı ortaöğrenimini, 1942 yılında İstiklal Lisesi'nde bitirdi. Bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk (1944) ve Edebiyat (1946) fakültelerine devam etti, ancak yüksek öğrenimini yarıda bırakarak kendini yazarlığa verdi. 1943 ve 1944 yıllarında Servet-i Fünun Uyanış dergisinde sekreterlik, 1947 ve 1951 yılları arasında Millî Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu'nda memurluk yaptı. Fakat yaşamını asıl anlamda gazetecilik yaparak kazanmıştır. 1939 ve 1940 yıllarında Yeni Sabah ve İkdam gazetelerinde çevirileri ve öyküleri yayımlanmıştır. 1944 ve 1946 yılları arasında Vakit gazetesinde eleştiriler ve tanıtma yazıları yazmıştır. Büyük Doğu dergisinde her hafta Dünya Fikir Sanat Hareketleri sütununu yazmış, 1951 ve 1956 yılları arasında Vatan gazetesinde, düzeltmen, sekreter ve yazı işleri müdürü olarak çalışmıştır. 1956'da köşe yazarlığına başlamıştır. 1985 yılından itibaren Hürriyet gazetesi için köşe yazarlığı yapan Akbal, daha sonra Milliyet gazetesinde çalışmıştır. Halen Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. Öykü yazmaya ilkokul yıllarında başladı. Çeşitli çocuk dergilerinde öyküleri yayımlandı. 1939'da, henüz lise öğrencisiyken yazdığı bir öykünün İkdam gazetesinde yayımlanmasıyla edebiyat dünyasına girdi. İkdam ve Yeni Sabah gazetelerinde hemen her gün bir öyküsü; Bin Bir Roman, Çocuk Haftası, Yıldız gibi gazete ve dergilerde yazıları, öyküleri ve çevirileri yayımlandı. Akbal'ın asıl anlamda öyküye yönelmesi Sait Faik'in Semaver adlı kitabını okumasından sonra başlamıştır. Servet-i Fünun Uyanış dergisinde çalıştığı sıralarda başlayan eski yeni tartışmalarının ve yeni edebiyatın içinde yer alan Akbal'ın sanatında böylece asıl edebiyatçı dönemi açılmıştır. Kendi yaşam deneyimlerinden, çocukluk anılarından yola çıkan, küçük kent insanını da gözardı etmeyen duygulu öyküler yazmaya başlamıştır. Bunlar toplumsal olaylarla ilgili gözlemlere değil, anılara ya da düşlere dayalı, içe dönük hikâyelerdir. Akbal hikâyeleri, Behçet Necatigil'in deyişiyle "Konulu hikâyeler değil de, belli konular çevresinde oluşan anılar toplamıdır". Yazın çevrelerinde geniş ve olumlu yankı yapan Önce Ekmekler Bozuldu adlı ilk kitabını 1946'da çıkarmıştır. Onu, 1949'da Aşksız İnsanlar izlemiştir. Garipler Sokağı ve Bizans Definesi adlı kitapları Rusçaya; Dondurmalı Sinema Sırpçaya çevrildi. Suçumuz İnsan Olmak adlı kitabı Erdoğan Tokatlı yönetiminde 1986 yılında filme çekildi.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.