Atıf'ı o kadına bağlayan his muhakkak bir sevgi! Fakat seven bir erkek nasıl oldu da o kadını kendisiyle aldattı? Kadınlar içinde, sevdikleri ve sevdikleriyle beraber yaşadıkları zaman aldatanlar yoktur. Bir kadın kalbi bu acayip oyunu, bu karmakarışık duyguyu kabul etmez. O halde demek Atıf o kadını da sevmiyor, kendisini de sevmiyor.
Annesiz ve babasız geçen yıllar. Aşkın olmadığı bir evlilik. Seza’yı hayata bağlayan bir oğlu bir de Atıf’ı vardı. Atıf’a duyduğu aşk gerçekti ona göre ama Atıf için belki de bir şey ifade etmiyordu. Seza aşkı için kavgalar verirken biricik oğlu rahatsızlanmaya başlamış fakat o farkına varamamıştır. Tedaviye başlansa da artık çok geçtir. Hayatında masumiyeti temsil eden oğlu vefat etmiştir. Her olayda hayatın hiçliği kafasına balyoz gibi inse de oğlunun kaybıyla bu hiçlik duygusu tescillenmiştir. Hiç elde var hiç...İyi okumalar.
Dram yüklü bir kitaptı.
Genç ve güzel bir kadın olan Seza'nın hikayesi anlatılıyor.
Eşini kaybettikten sonra oğlu Mehmet ile yaşayan ve Atıf adında evli bir adamla ilişkisi olan kadın ve 16 yaşında iken Yusuf adında bir askere vurulmuş ve Yusuf kadar kimseyi sevmemiş bir kadın.
Atıf tarafından terk ediliyor. Oğlu Mehmet ölüyor. İşte burası tam bir dram ve 19 yıl sonra gençlik aşkı Yusuf ile karşılaşıyor . Adam adını bile hatırlamıyor ve ölümle biten hayat.
Hiçlik evet hayatında ki hiçlik....
Muhteviyatında çelişki barındıran, bir dönemin Türk filmlerine de konu ve senaryo olmuş dokunaklı bulmadığım klişe bir kitaptı..Ve fakat, Türk filmlerini tekrar tekrar izleyecek kadar onlara meftun olan arkadaşlar okursa memnun olabilir.
Memleket neden sevilir, memleket hasreti neden çekilir, oraya hatıralarımızla bağlı olduğumuz için, orada iyi veya fena günler geçirdiğimiz için değil mi?