Hiç Yoktan Bir Evren

Lawrence M. Krauss
Evren hakkında bildiğim en şiirsel gerçeklerden biri, bedenimizdeki her atomun bir zamanlar patlayan bir yıldızın içinde olduğudur.
İlk nedenin ilan edilmesi “ Yaratıcıyı kim yarattı?” sorusunun ucunu açık bırakır.
Reklam
Evren hakkında bildiğim en şiirsel gerçeklerden biri, bedenimizdeki her atomun bir zamanlar patlayan bir yıldızın içinde olduğudur. Dahası da var: Sol elinizin atomları başka, sağ elinizin atomları başka bir yıldızdandır. Kelimenin tam anlamıyla yıldızların çocuklarıyız, bedenlerimiz yıldız tozundan.
Zorlu “nasıl” sorularından kaçınmak için “Tanrı”ya başvurmak yalnızca entellektüel tembelliktir, orası kesin.
öldü
Edwin Hubble'dı. Hubble insanlığa hâlâ büyük inanç duymamı sağlayan bir isimdir
LeMaître'in de fark ettiği üzere Büyük Patlama'nın gerçekten olup olmadığı teolojik değil, bilimsel bir sorudur. Üstelik, Büyük Patlama gerçekleşmiş olsa bile (ki bütün kanıtlar artık ezici bir ağırlıkla bunu desteklemektedir) insan bunu dini ya da metafizik kanılarına göre farklı biçimlerde yorumlamayı tercih edebilir. Büyük Patlama'yı eğer gerek duyuyorsanız bir Yaratıcı'nın varlığını düşündüren bir hadise olarak görmeyi tercih edebileceğiniz gibi, Genel Görelilik matematiğinin, herhangi bir ilahi gücün müdahalesi olmaksızın evrenin evrimini başlangıcına dek açıkladığını da savunabilirsiniz. Ama bu gibi metafizik spekülasyonlar Büyük Patlama'nın fiziksel geçerliliğinden bağımsızdır, onu kavrayışımızla da bir ilgileri yoktur. Elbette ki genişleyen bir evrenin salt varlığının ötesine geçip onun kökenini açıklayabilecek fiziksel ilkeleri anlamaya çalıştığımızda bilim bu spekülasyonu daha da aydınlatabilir, tartışacağım üzere aydınlatmaktadır da.
Reklam
Evren hakkında bildiğim en şiirsel gerçeklerden biri, bedenimizdeki her atomun bir zamanlar patlayan bir yıldızın içinde olduğudur. Dahası da var: Sol elinizin atomları başka, sağ elinizin atomları başka bir yıldızdandır. Kelimenin tam anlamıyla yıldızların çocuklarıyız, bedenlerimiz yıldız tozundan.
Zorlu "nasıl" sorularından kaçınmak için "Tanrı"ya başvurmak yalnızca entelektüel tembelliktir, orası kesin.
Birçok derinden dindar bireyin yaptığı gibi, Tanrı olmasaydı mutlak doğrunun ve mutlak yanlışın olmayacağını (daha açık bir deyişle neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bizim için Tanrı'nın belirlediğini) savunursanız, şu soruyu da sorabilirsiniz : Ya Tanrı tecavüz ve cinayetin ahlaken kabul edilebilir olduğunu buyurmuş olsaydı? Böyle bir buyruk bunları ahlaki mi kılacaktı?
Sayfa 202 - Aylak kitapKitabı okudu
Ne mutlu ki yıldızlar o kadar sık patlamazlar,her galakside yüzyılda bir anca bir patlama olur.Ama şanslıyız ki patlarlar,çünkü patlamasalardı burada olamazdık.Evren hakkında bildiğim en şiirsel gerçeklerden biri,bedenimizdeki her atomun bir zamanlar patlayan bir yıldızın içinde olduğudur.Dahası da var: Sol elinizin atomları başka, sağ elinizin atomları başka bir yıldızdandır. Kelimenin tam anlamıyla yıldızların çocuklarıyız,bedenlerimiz yıldız tozundan.
Reklam
Herhangi bir yolculuğa eşlik eden İlk Gizem şudur: Yolcu başlangıç noktasına en başta nasıl ulaşmıştır?
Bugün hayatın kökenini düşünürsek çöpten ibaret olduğunu söyleyebiliriz; hayatın kökeni yerine maddenin kökeni de denebilir pekala.. CHARLES DARWIN, 1863
İlginç :D
Kepler bu dikkat çekici katkısının yanı sıra annesini, cadılık yaptığı gerekçesiyle açılan bir davada başarıyla savunmuş, Ay'a yolculuğu konu alan bir hikayesiyle de herhalde ilk bilim-kurgu hikayeyi kaleme alan isim olmuştu.
Fiziğin işi görebildiğimiz şeyleri açıklamak için göremediğimiz şeyler icat etmek değil, göremediğimiz şeyleri nasıl görebileceğimizi çözmek, önceden görünmeyenleri, bilinen görünmeyenleri görmektir.
Resim