Bu kitabı sarıp, sarmalayıp, saklamak istiyorum...
Kitabı okurken sürekli, her şeyi bırakıp sadece bir sırt çantası ve çadırla, kendimi yaradanın teslimiyetine bırakıp dünyayı dolaşmak istedim. Bir süredir anlamaya çalıştığım ama bir türlü anlayamadığım ve anlayamadığım için, içten içe kızdığım, küstüğüm tesadüflerle boğuşurken rastgele girdiğim bir kitapçıda elime aldığım ilk kitap olması tesadüf değilmiş. Hakan Mengüç yalın ve etkileyici bir dil kullanarak her şeyin kusursuz ve adil bir düzende ilerlediğini, rüzgârın bile yaprağa tesadüfen esmediğini çıktığı hac yolculuğunda anlatıyor. Ama bildiğimiz bir hac yolculuğu değil bu... Bu yolculuk kulun yaradana teslimiyetidir. Kalbe yapılan bir yolculuktur. Bu hac yolculuğunu Hacı Bektaş Veli, "Her ne ararsan kendinde ara, Kudüs'te, Mekke'de hacda değil." Diyerek daha iyi anlatıyor.