Hep içeride yaşadım. Hayata hiç dokunmadım. Ne zaman bir eylemin izini sürmeye başlasam, onu düşlerimde tamamladım, kahramanca. Gerçek bir kılıç, bir kılıç hayalinden daha ağırdır. Büyük ordulara kumandanlık yaptım, büyük savaşlar kazandım, koca mağlubiyetlerin tadını çıkardım -tamamı zihnimdeydi.Yeşil parklarda ve geniş koridorlarda ağaçlara emirler vererek, duvarlarda asılı portrelere meydan okuyarak dolaşırken keyiflendim. Sarayın arka tarafındaki genişve loş koridorda sıkça nişanlımla gezindim. Asla gerçek bir nişanlım olmadı. Sevmeyi asla öğrenemedim.Sadece sevmeyi hayal etmeyi öğrendim. Parmaklarıma kadın yüzükleri takmayı sevseydim, bu, kimi zaman ellerimin bir prensese ait olduğunu ve en azından ellerimin hareketlerinde sevdiğim kadın olduğumu sandığımdandır. (...) Ne sıklıkta bir elimi diğeriyle tuttuma veya artık yabancılaştığım elimle, onun eliymiş gibi, saçlarımı okşadım. Bunları size anlatan ben değilim.
sayfa:61