Hiçten Adam kitabı deneme türünde.
Mert'in lise döneminde görüp aşkıyla yandığı Bahar arasında geçen amansız bir sevda anlatılıyor.
Sustu, aşk karşısında susarak büyüye kapıldı. Korku vardı yüreğinde Bahar ondan yana bakmaz diye yüreği pır pırdı.
Yıllar sonra tekrar karşısında bu kez başkasının nişanlısı olarak görünce sevgi bu tükenir mi?
Sevme işinin dokunmak, hissetmek olmadığına ne güzel örnek vermiş. Yıllar boyu o arkadaşının nişanlısı ve karısı olarak kaldı Mert sessiz aşkında ten tene bir parmak diğer parmağa dolanmadan sevdi.
Onu konuşurlarken yüreğinde yanan yangına kucak kucak odun attılar, yandı da yine nasıl yaktın demedi.
Sevmenin en yalını, yürek burkanı, gerçek sevgi dedikleri böyle bir şey olsa gerek.
Kelimelerin altında koca bir savaş vardı. Özellikle bu sebeple yazarın yalını merak etmiştim ve yaşı oldukça genç oluşuna rağmen kalemi ve yazdığı satırlar bir hayli büyük.
Okurken aşkı tekrar hissettim. Sevgi dediğin öyle ona sarılınca olmuyor. Uzaklarda aşk olur mu derler ya hani, olur. Öyle de olur, dokunmadan da olur, gözlerine bakmasan da olur. Nefesi değsin saçlarına uzaktan sen ona bulandın bile...