Ve işte genç adam o anda kalbinin gizli portreler salonundaki eksik tabloyu bulduğunu anladı. Dupduru ela gözler, hafifçe kalkık bir burun, bir sarmaşık kadar kıvırcık kestane rengi saçlar, bütün o inanılmaz serüvenlerinin sonu ve ödülü gibi geldi kendisine.
Bir gün sönük hayatımızın sonunda hesaplaşma vakti gelince bir de bakarız, aşkımız yalnızca bir iki soluk evlenme, kasanın gözünde saklanan iki kuru gül ve bir kaloriferle hayat boyu süren bir kavgadan başka bir şey değilmiş.
Soapy'nin kucağına kuru bir yaprak düştü. Bay Ayaz, Madison Meydanı insanlarına sevecen davranır, yıllık ziyaretini önceden bildirir, ilanlarını köşe başlarında dağıtması için poyraz rüzgârlarına verirdi.
"Ne kadar açık ve berrak bir akşam, Bayan Conway,” dedi. Meteoroloji istasyonundakiler ses tonundaki o güvenli vurguyu duymuş olsalar yola çıkacak bütün gemilere seyir izni verirlerdi"
"Güzelden çok sıradan bir yüze sahipti ama şimdi o yüz, evlerin tepesinden karşıya, gökyüzüne dikilmiş o kocaman gri gözlerin müthiş çekici bir hüzün ve melankoli ifadesiyle ışımış, adeta güzel olmuştu."