En Eski Hınç Gönderileri

En Eski Hınç kitaplarını, en eski Hınç sözleri ve alıntılarını, en eski Hınç yazarlarını, en eski Hınç yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendimizi Başkalarıyla Kıyaslamak
Ressentimentın kökeninde kişinin kendisiyle başkaları arasında kıyaslamalar yapma eğilimi vardır. Bu tavra kısaca bakalım. Her birimiz -soylu ya da sıradan, iyi ya da kötü- sürekli olarak kendi değerlerimizi başkalarınınkilerle kıyaslarız. Eğer bir model, bir "kahraman" seçmişsem, bir biçimde böyle bir kıyaslama yapmış olurum. Her türlü kıskançlık, hırs ve hatta "İsa'ya öykünme" gibi ideal böylesi kıyaslamalarla doludur. "Soylu kişinin" kendisini başkasıyla kıyaslamayı reddettiğini söyleyen Georg Simmel'e katılmamız mümkün değil. Her türlü kıyaslamayı reddeden bir kişi soylu değil, Goetheci anlamda bir "hilkat garibesi" "eşi bulunmaz bir soytarı" belki de bir züppedir.
Soylu İnsan
Soylu insanın naif özgüveni -ki gerilim kaslarda ne kadar doğalsa bu da onda o kadar doğal ve kendiliğindendir- başkalarının meziyetlerini bütün zenginlikleri içinde sakince özümsenmesine imkan verir. O asla meziyetlerinden dolayı başkalarına "diş bilemez." Tam tersine, başkalarının erdemlerinden sevinç duyar ve dünyayı sevilmeye değer bir hale getirdiklerini hisseder. Onun naif kendine güveni hiçbir biçimde özgün nitelikler, yetenekler ve erdemler temelinde bir dizi pozitif değerlendirmeler sonucu "oluşmuş" bir şey değildir: Ta başından onun özünde, varlığında yerleşmiştir. Bu yüzden de başka birinin kendisininkilerden üstün belli "nitelikleri" olduğunu ve bazı bakımlardan -aslında her bakımdan- daha "yetenekli" olduğunu kabul etmekten çekinmez. Böylesi bir sonuç onun, başarılar ve yetenek gösterileriyle haklı çıkma ya da kanıtlanma gereği duymayan, kendi değerine ilişkin naif bilincini köreltmez. Başarılar sadece değerinin onaylanmasına hizmet eder.
Reklam
...kendisini ezen erişilmez değerlere "çamur atan" bir insan hiçbir biçimde o değerlerin olumlu niteliğinin tam bilincinde değildir. Ama söz konusu değerler onun deneyiminde düpedüz "var olmamış" gibi de değildir. Öyle olsaydı, bir "yanılgı"dan bahsederdik. Bu değerleri hissettiğini ama yanlış yargıları yüzünden kendi deneyimiyle çeliştiğini de söyleyemeyiz- bu bir "hata" ya da yalancılık vakası olurdu. Ressentiment yanılgısının görüngüsel özgünlüğünü şöyle açıklayabiliriz: Olumlu değerler yine oldukları gibi hissedilir; ama üstleri yanlış değerler tarafından örtülmüştür ve ışıkları ancak bu örtüden sızabilir. Ressentiment deneyimi her zaman yanılsamalı değerler arkasında doğru ve nesnel değerlerin bu "şeffaf mevcudiyetiyle tanınır - kişinin nüfus etmeyi başaramadığı yapmacık dünyada yaşadığına ilişkin bulanık bir bilinçlilik haliyle.
Kadınlar
Kadın daha zayıftır ve bu yüzden daha kindar olan cinsiyettir. Ayrıca kadın her zaman erkeğin gözüne girmek için rekabet etmeye zorlanmıştır ve bu rekabet özellikle onun kişisel ve değişmez özellikleri üzerine odaklanır. İntikam ateşiyle en çok yanan tanrıların çoğu kez anaerkil düzende büyümüş olmalarına şaşırmamak gerekir. ... Ayrıca "cadı"nın eril bir muadilinin olmadığını da belirtelim. Kötüleyici dedikodu yapma yönündeki güçlü dişil eğilim bir başka kanıt sayılabilir; bu tür dedikodular kendi kendini sağaltmanın bir biçimidir. Dişil ressentiment tehlikesi son derece şiddetlidir; çünkü hem doğa hem de örf ve adetler, kadının en hayati çıkarının yattığı alanda, yani aşkta ona tepkisel ve edilgin bir rol dayatır. Erotik alanda reddedilmiş olmaktan doğan intikam hisleri her zaman özellikle bastırılmıştır; zira gurur, çekingenlik ve mazbutluk iletişimi ve şikayeti engeller.
235 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Max Scheler'in bu eserinin henüz ilk kısmını okurken bile ufkumun oldukça genişlediğini hissetmiştim. Kısaca kitabın benim için neden başyapıt seviyesine çıkacak kadar değerli olduğunu anlatayım. Kitap, Friedrich Nietzsche'nin üstüne basarak dile getirdiği "ressentiment" kavramı üzerine detaylı bir inceleme diyebiliriz. Eserin
Hınç
HınçMax Scheler · Alfa Yayınları · 201563 okunma
Arzu ile iktidarsızlık arasındaki her türden şiddetli gerilimin üstesinden gelmek amacıyla arzulanan nesnenin olumlu yanını gözden düşürme ya da inkâr etme eğilimimiz vardır. Bir şeyi ele geçiremediğimizde, kendimizi onun bizim inandığımız kadar değerli olmadığı düşüncesiyle avuturuz.
Sayfa 33
Reklam
230 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.