Paulo Coelho’nun okuduğum her kitabını çok sevdim, Hippi kitabında da bu gelenek değişmedi, bilakis taçlandırdı. Kitap, bir döneme damgasını vuran, o zamanın gençlerini peşinden sürükleyen bir akımı anlatıyor. Kendi yaşam öyküsüne en yakın kitabı aynı zamanda.
Paulo’nun yazar olma hayalleri, Karla’nın Nepal aşkı ve özgürlük tutkusu birleşip bir grup hippi ile bir otobüs yolculuğuna çıkarsa neler olur, işte hepsi ve daha fazlası burada Kitap hiç sıkmıyor ve akıp gidiyor. Hatta merakla bir sonraki sayfayı bekliyorsunuz.
Yol, her ne kadar dışarıdan bakıldığında Nepal’e gidiyor gibi gözükse de aslında yolculuğumuz kendi içimize doğru. Bu sırada farklı yerler görüp, farklı kültürleri keşfedebilmek de ayrı güzel olsa gerek. Ben okurken bile keyif aldım. Lakin yolculuğun tamamı eğlenceli geçmiyor, gerçek hayatta olduğu gibi burada da acılar, hüzünler sarıyor bazen insanı. Coelho’nun usta kalemiyle birleşince zaten bütün duyguları hissederek okuyorsunuz. Adeta kendi iç yolculuğumuza çıkmış gibi.
Genel anlamda; rengarenk kıyafetler ve özgürlük derdim hippi dendiğinde ama artık söyleyecek çok fazla şeyim var. Hayatta çok şeye ihtiyacımız olmadığı (maddesel olarak), hayatın aslında bir yere varmak için koşturmak değil; sakince geçmemiz ve geçerken deneyimlememiz gereken bir yol olduğu, sadece bedenimizi değil ruhumuzu da beslememiz gerektiği, sevginin her kapıyı açabildiği, özgürlüğün ve gerçeğin peşine takıldığımızda hayatın güzelliklerini de peşinden sürüklediği gibi…
Fazla uzatmadan toparlarsam; okunması gereken muazzam kitaplardan biri.
Ruhunu özgürlüğe kavuşturmak için bir arayış yolculuğu!
Keyifli Okumalar!
