Gençtim bir zamanlar, enerjim vardı, inancım vardı -silaha cinayet için değil, ulusal dava için sarılırdım o günlerde. Bu tepenin öte yanında pejmürde fakat kalpleri temiz gençler savaşmak için eğitilirlerdi bir zamanlar.
Bir akşam bana, "Bir adam neye gerek duyar bu ülkede Said?" diye sormuş ve cevap vermemi beklemeden, "silaha ve kitaba," demişti. "Silah geçmişini halletmek içindir, kitap ise geleceğini. Bu yüzden kendini eğitmeli, kitap okumalısın."
Said'in sevgisini kazanmak için çok uğraşmış, ama başarılı olamamıştı Nur. Said'in bütün sevgisi tek kadına, o sadakatsiz kadına aitti o zamanlar. Taştan yapılmıştı sanki. Dünyanın en acıklı şeyidir birini böyle sevmek. Bülbülün kaya için ötmesinden, rüzgarın sivri uçlu parmaklıkları okşamasından farksızdı.
"Doğrusunu istersen," dedi Nur, "yaşamaya devam etmek için hiçbir şeyden korkmamak gerekiyor."
"Ölümden bile mi?" dedi Said, başıyla pencereyi işaret ederek.
"Bak, sevdiğimle bir araya gelmişsem ölümü bile unuturum ben."