"Geldim, buradayım. Hissediyor musun? Seninle aynı arafta nefes alıyoruz. Zevahirine değilse bile ruhunun surlarına çok yakınım. Duyabiliyorum nefesinin sesini, kokusunu anımsayabiliyorum. Ortasına atıldığım enkaz, darmaduman olmuş belleğimle kardeş ve ruhumun pürüzlü duvarları sensizlikle sıvanmış ,çok acı var. Adımlarımdan geriye kalan kanlı emarelere dönüp bakamıyorum, biliyorum. Hissediyorum. Çok yakınındayım, ateş mavisi..."
"Seni seviyorum cehennem çiçeği... "Mezarım neresiydi bilmiyordum, ancak doğduğum yer onun atmayan kalbiydi... "Seni seviyorum ateş mavisi..."
Selaaam, yine çoşkuyla yorum yapmaya geldim. Serinin ikinci kitabı efsaneydi. Ama ilk kitap kesinlikle favorim. Üçüncü ve dördüncü kitapları okuduktan sonra bile bu değişmeyecek eminim. Hare'nin Arafta sıkışan ruhu ve bedeni bu defa ilk gelişi kadar yalnız değildi. Abisi Hakan ve Yasemin de arafa geldiler. Bilinmezin içinde verilen çaba, masum ve sessiz Hare için inananılmaz bir güce kapısını açtı. Hafızaların boşluğu hissettirilenlerle dolarken, düğümlenmiş ruhlar aşklarının çekimi sayesinde bir bütün oldu. Ateş'in Hare'ye karşı tavırları ilk tanıştıkları kadar sert değildi. İlk kitaba göre Ateş Mavisi daha eğlenceliydi. Hakan ve Sezgin diyaloglarına çok güldüm. Ruhda olsalar olmayan kalplerinde yansıtılan aşkı, kıskançlığı, arzuyu birebir hissettim ve yine beni betimlemeleriyle alıp götüren bir solukta okuduğum eşsiz bir kitaptı. Fantastik-aşk türündeki seri, altın harflerle yerini aldı kalbimde.