MÖ 1650-1200

Hitit Savaşçıları

Trevor Bryce
hititlerde erkek askerlere ettirilen yemin;
Bir kadın kıyafeti, öreke ve ayna getirsinler, bir oku kırsınlar ve sen de şu cümleyi tekrar et: "Burada gördüğünüz kadın eşyaları değil mi? Onlar yemin [töreni] için buradalar. Yeminini kim bozarsa ve krala, kraliçeye ve prenslere kim kötülük yaparsa erkekten kadına dönsün! Askerleri kadına dönsün, kadın gibi giyinsinler ve başlarını bir örtüyle kapasınlar! Yayları, okları ve çomakları ellerinde kırılsın, yerlerine öreke ve ayna tutsunlar!"
Firavun II. Ramses'in anlatımına göre Kadeş Muharebesi'ndeki Hitit kuvvetleri, 3.500'ü savaş arabası askeri ve 37.000'i yaya olmak üzere 47.500 kişiden oluşuyordu. Bu sayı muhtemelen abartılı değildir.
Reklam
Hitit Krallığı'nda birçok dil konuşulduğundan, talimin ve emir tebliğinin düzgün biçimde gerçekleşebilmesi için aynı yerel dili konuşan askerleri bir arada tutmak önemliydi.
Askerler boyun hizasında kestirdikleri saçlarını muharebe sırasında enselerini korumak için zaman zaman örerlerdi.
Kraldan kendisini muharebede kanıtlaması ve seleflerinin askeri kahramanlığına ulaşması, mümkünse de geçmesi bekleniyordu. Seferleri bizzat yönetmesinin nedeni de yalnızca memleketini korumak değil, tebaasına karşı itibarını sürdürmek ve ganimetlerin bir bölümünü onlara bahşederek askerlerinin sadakatini sağlamaktı. Yeni bir kral, onun savaştaki deneyimsizliğini kendi yararına kullanmakta gecikmeyip topraklarına saldıracak ve talan edecek düşmanlara karşı askeri kahramanlığını kanıtlamalıydı. Örneğin, babasının ve ağabeyinin ani ölümlerinden sonra kendini tahtta bulan genç kral II. Murşili, düşmanları tarafından küçümseniyordu: Sen bir çocuksun; hiçbir şey bilmiyorsun ve bende korku uyandırmıyorsun. Ülken harabeye dönmüş, piyadelerin ve savaş arabaların çok az. Senin bir piyadene karşı benim birçok piyadem var, senin bir savaş arabana karşı benim birçok savaş arabam var. Babanın birçok piyadesi ve savaş arabası vardı. Ama daha çocuk olan sen, onunla nasıl yarışabilirsin ki?
Yaklaşık 3700 yıl önce, Geç Tunç Çağı başlarında Orta Anadolu' da, Yakındoğu dünyasının en önemli süper güçlerinden biri haline gelecek olan bir krallık ortaya çıktı. Bu krallığın adı Hatti'ydi. Günümüzde o toprakların sakinlerine Hititler adını veriyoruz. Yaşadıkları dönemde Hititler, kendilerini yalnızca Hatti ülkesinin halkı olarak tanımlıyorlardı.
Reklam
hititlerde eğitim alan okçulara verilen ödül ve cezaya dairdir.
Belirlenmiş hedeflere isabet ettirenler bir kadeh şarap kazanır; hedefi ıskalayanlar ise çok daha tiksindirici bir şey içmeye (bunun ne olduğu tam belli değilse de, idrar içirme Hitit dünyasında bilinen bir ceza yöntemiydi) ve arkadaşlarının önünde çırılçıplak koşmaya zorlanırlardı.
MÖ 1320'lere gelindiğinde, savaşçı kralları Şuppiluliuma 'nın hükümdarlığı esnasında, en tehlikeli rakipleri olan Mitanni Krallığı'nı yok ettiler. O dönemin diğer büyük devletleri olan Mısır, Babil ve Asur'un hükümdarları, Şuppiluliuma ile birlikte bir tür ayrıcalıklı seçkinler kulübü oluşturuyorlardı. Kendi aralarında düzenli haberleşir ve karşılıklı hediyeler verirler; birbirlerine "Kardeşim" ve "Yüce Kral" diye hitap ederlerdi.
hititlilerde ordu ve askerliğe dairdir.
Tam zamanlı askerlerin hepsi olmasa da birçoğu, mesleğin getirdiği kazançların yanı sıra riskleri de göz önünde bulundurarak orduda kariyer yapmak isteyen gönüllü vatandaşlardan oluşuyordu. Öte yandan, başta haraçgüzar ülkeler gelmek üzere başka yerlerden de düzenli ordu için asker toplanırdı. Kralın düzenli ordu için topraklarındaki her nahiyeden belirli sayıda talep ettiği askerler, kışlalara yerleştirilip profesyonel askerlik hayatına adım atmak üzere Hattuşaş' a gönderilirdi. Anlaşıldığına göre, kimin hangi göreve seçileceğine nahiyelerdeki yetkililer karar veriyordu ki bu da birçok acemi için hayli su götürür bir onur olsa gerektir. Kral, acemi askerlerin kölelerden yahut seçilmiş oldukları halde askerlik görevinden kaçabilmek için rüşvet vermeye hazır kişilerin yerlerine buldukları ikame gönüllülerden alınmamasını şart koşmuştu.
Resim