Depremden sonra başlamıştım bu kitaba biraz kafam dağılsın diye fakat hiç odaklanamadığım için çok uzun sürdü okumam. Normal şartlarda 2 günde bitirirdim bu kitabı. O kadar akıcı, o kadar güzel.
Kitapta bir çocukla beraber onun hayatına, hayal dünyasına giriyorsunuz. Paris'in kenar mahallelerindeki fakir bir yahudi ailenin tek çocuğu Moişe. İkinci dünya Savaşı'nın hemen öncesi bir dönem anlatılıyor. Kitabın zaman-mekan-karakter üçlüsü böyle olunca gittiği çizgiyi de tahmin edersiniz.
Aslında zaman olarak diğer ikinci dünya savaşı kitaplarından biraz farklıydı. Hemen öncesinde, Yahudilerin o yükselerek yaşadığı korkuya daha önce tanık olmamıştım sanırım. Hitler'e duyulan nefret, korku çok güzel anlatılmış.
Beni etkileyen başka bir nokta ise kitapta bizim kültürümüzden bambaşka bir kültür olmasına rağmen aynı insanlari görmemdi. O küçük mahalle insanı. Dedikoducu, cahil, peşin hükümlü, iki yüzlü. Karakterlerin bu kadar evrensel olması beni üzdü bir miktar. Her yerde hep aynı insanlar.
Sizi hem güldürecek, hem üzecek, hem düşündürecek, hem sinirlendirecek harika bir kitap.