Hitler'in Filozofları

Yvonne Sherratt

Hitler'in Filozofları Sözleri ve Alıntıları

Hitler'in Filozofları sözleri ve alıntılarını, Hitler'in Filozofları kitap alıntılarını, Hitler'in Filozofları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birinci Dünya Savaşı'nda muharebe meydanı bir faciaydı. Ceset dolu siperlerin, yanıp kül olmuş arabaların ve çamurlu su birikintilerinin ortasında bir asker silahını bırakmayı reddediyordu. Ateşkes ilan edilmiş ve Almanya yenilmiş olmasına rağmen bu yalnız asker teslim olmuyordu. Inatla "Norveçli vahşi bir savaşçı", "ölüme ya da şeytana" karşı savaşan bir "Şövalye" gibi duruşunu bozmadan savaş alanında tek başına yenilgiye şaşkınlıkla bakıyordu. On yıldan fazla bir süre boyunca bu hiddeti içinde taşımaya devam etti.
"Ölüme dair bir fikrim vardı; sevgili babamdan sonsuza dek ayrılma fikri beni ele geçirmişti ve acı acı ağlamıştım , " diye yazdı. Ertesi yıl ondan iki yaş büyük ağabeyi de öldü. Nietzsche bu durumu " mezarın yeniden açılması " olarak yorumladı. Bu trajedi hüzünlü bir kişiliğe neden oldu . Diğer çocuklar dizlerini çamura bularken Nietzsche hırsla yaşadığı her şeyi en ince ayrıntısına kadar kağıda döküyordu . Düşünmek, anlatmak ve dünyaya anlam vermek onun için ömür boyu süren bir takıntı haline geldi .
Reklam
Hapishanede geçirdiği zamanları anlatırken, " tek bir zevkim vardı: kitaplar ." " Bol bol okuyup çalıştım," diyecekti .
Adorno sürgündeki filozof Max Horkheimer hakkında şöyle yazıyordu: " dünyanın sonu geldiğinde hâlâ kurtulmak için saklanabileceği bir yer olduğunu sanıyor. Dünyanın sonu geldi buna eminim ."
Celan soykırım sonrası travmadan muzdaripti ama Heidegger' in davetinin büyük bir özür anlamına geldiğini sanıyordu. Bu nedenle 25 Temmuz 1967'de filozofla buluştu ama soğuk bir sessizlikle karşılanmıştı. Şair Todtnauberg'teki ziyaretçi defterine şu sözleri yazmıştı: "kalbime doğacak bir sözcüğün umuduyla pınarın üzerindeki yıldıza bakıyorum". Bu söz hiçbir zaman gelmedi. Celan bu buluşmadan kısa bir süre sonra kendini Seine Nehri'ne atarak intihar etti.
Huber çocukken difteri olmuş, teşhis kesinleşince doktorlar acil bir operasyonla boğazını kesmişlerdi. Hastalığın etkilerini ve tedavi sırasında yaşadığı travmayı hiçbir zaman unutmamıştı. Elleri işte, sokakta veya arkadaşlarıyla buluştuğu zamanlarda hep titrerdi. Sadece piyano çalarken tuşlara odaklanır ve kendini unuturdu. Elleri piyanonun tuşları üzerinde gezinirken yarattığı sesli dünya dışındaki hiçbir şeyle ilgilenmezdi.
Reklam
45 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.