Hocaefendi Sendromu

Mehmet Barlas

Quotes

See All
Ordunun tek rahatsızlığı disiplinin bozulması mı?
HAYIR değil. Bir konu daha var: Komutanlar devleti bir piramit gibi görür. Her işin bir 'görevlisi' vardır. Faraza Vatikan ile ya Dışişleri Bakanı görüşür ya da Diyanet İşleri Başkanı... İşte bu yüzden 'emekli bir vaizin' Papa ile buluşmasına komutanların aklı yatmaz. Fethullah Gülen ise devlet piramidinin dışında yeni bir ilişkiler ağı, yeni bir meşruiyet ve otorite alanı kurmuştur. Hoşunuza gitsin gitmesin; prensip olarak bunu yapmaya hakkı vardır. Ayrıca bu çabası küreselleşen dünyanın gerçekleriyle uyumludur. Ve unutmayalım: Gülen'in faaliyetleri hem bürokraside, hem de siyasette çok sayıda destekçi bulmuştur.
Said Nursi ile Gülen'in temel farkları nedir?
EĞER tek kelimeye indirgeyeceksek: Said Nursi bir filozoftu. Gülen ise bir siyasetçidir. Said Nursi, Kuran'ı yorumluyor, hakikati arıyordu. Gülen ise bir düşünür değil; din alanında siyaset yapıyor. Yanlış anlamayın: 'Dini siyasete alet ediyor' demiyorum. Kendine bağlı dindarları sevk ve idare ediyor. 'Akıllı, tecrübeli, kurt' bir siyaset adamı gibi havayı kokluyor, fırsatları değerlendiriyor ve buna uygun kararlar alıyor.
Reklam
Fethullah Gülen niye İran'da değil de ABD'de?
'GÜLEN niye Suudi Arabistan'a ya da İran'a değil de ABD'ye gitti' kadar cahilane bir soru olamaz! Çünkü Gülen, hem Suudi tipi, hem de İran tipi Müslümanlıktan hiç haz etmiyor. İkisine de karşı. Bu ülkeleri sevmiyor. Mesela, 'Niye Japonya'da yaşamıyor' diye sormak dahi daha makul olur! Aman sakın 'Niye İran'da değil' diye sormayın, yoksa olup biteni hiç anlamadığınız ortaya çıkar. Yok eğer işi siyasete döküp 'Gülen, ABD'nin maşası mı oldu' derseniz... ABD'nin kullanmadığı mı var?
FETHULLAH Gülen sürekli olarak diyalogdan ve hoşgörüden söz ediyor. Bence bu kavramların görünenin ötesinde anlamları var. Mesela şöyle: 'Gerçek dünya'da diyaloğun karşılığı 'pazarlık', hoşgörünün karşılığı ise 'centilmence rekabet'. Aslı Aydıntaşbaş'ın yandaki izlenimlerini okuyun. Gülen'in gerçekçi ve yaman bir pazarlıkçı olduğunu göreceksiniz. Ayrıca içine kapanık Müslümanları, küreselleşen dünyada Hıristiyanlarla 'dini' rekabete açmıştır. Ancak bunun 'çatışmalı, kavgalı' değil centilmence, yani 'iyi olan kazansın' şeklinde olmasını istemektedir.
FETHULLAH Gülen, klasik Nur cemaatinin içinden yetişti. Ancak, hem çok karalanmış olan 'Nurcu' sıfatından kurtulmak, hem de kendi cemaatini oluşturmak için 'Nurcuyum' demiyor, denmesini de istemiyor. Onun cemaati Bediüzzaman'ın eserleri kadar, Hocaefendi'nin kitaplarını ve diğer bazı kaynakları da okuyor. Çalışma biçimi, cemaat yapısı, hedefleri açısından 'klasik Nurcular'dan farklı: Bir kere dindar olduğu kadar milliyetçi de... Kitaplar kadar ses ve video kasetleri de cemaat içi eğitimin bir parçası... Klasik Nurculukta hiyerarşi yoktur, Gülen cemaatinde ise var... Klasik Nurcular 'örgüt' değildir, Gülen ise gayet örgütlü... Klasik Nurculuk siyasetten uzak duran, muhalif bir harekettir. Gülen ise iktidarla, devletle içli dışlıdır... Klasik Nurculukta vurgu demokrasiyedir, Gülen ise devlete vurgu yapar... Bence Gülen'in siyasal İslamcılar gibi bir devlet projesi yok. Anladığım kadarıyla o, 'dindar bürokrasi ve disiplinli demokrasi' istiyor.
Fethullah Gülen, Nur kökenli ama 'Nurcu' olarak tanınmak istemiyor. Bunun tek nedeni Nurcular'ın bugüne kadar çok karalanmış bir cemaat olması mı? Değil!.
Reklam
Said Nursi ve Gülen'in benzer noktaları neler?
1) Yüksek zeka ve güçlü hafıza. 2) İkisinin de hayatında kadın yok. İkisi de sadece erkeklerden oluşan bir 'iç hizmet grubu' kurdu. 3) Bir ideal için çalışma, bu yolda gerektiğinde her türlü dünyevi zevkten, tutkudan uzak durabilme. 4) İnsanları etkileme, inandırma, bir davaya bağlama becerisi. 5) Çevrede olup bitenlere karşı yoğun bir duyarlılık. Bunun bir sonucu olarak ikisi de şiirler yazmıştır. 6) İkisi de talebelerinin gözünde birer 'eleştiri-dışı', 'yüce' bir mitolojik figür haline gelmiş durumda.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.