Holografik Evren

Michael Talbot
Başka bir deyişle, görünürdeki maddeselliğine ve dev boyutuna karşın evren, kendi içinde ve dışında var olmayıp, daha geniş ve daha tanımlanamaz bir şeyin üvey çocuğudur. Daha da ötesi, evren bu daha geniş bir şeyin başlıca ürünü değildir, o yalnızca gelip geçen bir gölge, daha büyük bir tabloda yer alan bir hıçkırıktır yalnızca.
Ayak parmağımızı bir yere vurduğumuz zaman acıyı parmağımızda algılıyoruz. Acı gerçekte beynimizin bir yerlerinde yer alan nörofizyolojik bir süreçtir.
Reklam
Her şeyin sonsuza dek birbiriyle bağlantılı olduğu bir evrende tüm bilinçler de birbiriyle bağlantılıdır. Görünümlerimiz ne olursa olsun bizler sınırları olmayan varlıklarız. Ya da Bohm'un dediği gibi, "Bilincinin derinliklerinde insanoğlu tektir."
Kulağın içindeki akupunktur noktaları niçin ufacık bir insan biçiminde dizilmiştir? Oleson bunun, zihin ve bedenin holografik yapısından ötürü böyle olduğunu söylüyor. Bir hologramın her parçası bütünün imgesini içerdiğine göre, bedenin her parçası da bütünün imgesini içerebilir. "Kulak holografi, mantıksal olarak, kendisi de tüm bedenin holografıyla bağlantılı olan beyin holografıyla bağlantı halindedir." diyor Oleson, "Kulağı bedenin tümünü etkilemek için kullandığımızda bu eylem, beyin holografı üzerinde çalışmak anlamına gelir."
Birkaç yıl önce dalağımda bir sorun çıkmıştı. Bu sorunu tedavi etmeye çalıştım, her gün imgeleme çalışmaları uyguladım, dalağımın bütünlük içinde ve sağlıklı bir imgesini gözümde canlandırdım, onun iyileştirici bir ışığın içinde yüzmekte olduğunu düşledim vb. Ne yazık ki ben oldukça sabırsız bir insanım ve bir gecede başarılı olamazsam kızarım, ikinci meditasyonumda dalağımı zihnimden azarladım ve onu, bir an önce istediğim gibi davranması yolunda uyardım. Bu olay tümüyle benim düşüncelerimin gizliliği içinde yer almış ve sonra da çabucak unutulmuştu. Birkaç gün sonra Dryer'i gördüğümde ondan, bedenime bakıp dikkat etmemi gerektiren bir şey olup olmadığını bana söylemesini istedim. (Ona bu sağlık sorunumdan söz etmemiştim.) Bununla birlikte, bana hemen dalağımdaki sorundan söz etti ve soma sustu, aklı karışmış gibi söyleniyordu. "Dalağın bir şeyden çok kötü etkilenmiş." diye mırıldandı. Ve sonra birden anladı, "Dalağına bağırmış miydin?" Mahcup bir şekilde, öyle yapmış olduğumu kabul ettim. Dryer birden ellerini havaya açtı. "Bunu yapmamalısın. Dalağın senin öyle olmasını istediğini sandığı için hastalandı. Çünki sen şuursuz olarak ona yanlış emirler veriyordun. Şimdi de ona bağırdığın için ne yapacağım şaşırmış durumda." Başım önemle sallayarak bana şu öğüdü verdi: "Bedenine ve iç organlarına asla, asla kızma. Onlara yalnızca olumlu mesajlar gönder."
Bizler inançlarımıza bağımlıyız ve birisi bizi dogmalarımızın güçlü afyonundan ayırmaya kalkıştığında tıpkı bağımlılar gibi davranıyoruz.
Sayfa 25
Reklam
Burası doğal dünyanın bir uzantısı değildi;mistik güçlerin geçerli olduğu ve mantıksal olan her şeyin uyuyakaldığı bir Alice’in Harikalar Ülkesi’ydi.
Bohm'un en şaşırtıcı önermelerinden biri de günlük yaşamımızın elle tutulabilir gerçekliğinin aslında, tıpkı holografik bir imge gibi, bir tür illüzyon, bir hayal olduğudur. Bu gerçekliğin altında, daha derin bir varoluş düzeni, fiziksel dünyamızın tüm nesne ve görünümlerini, tıpkı bir holografik film parçasının bir hologram yaratmasına benzer biçimde yaratan engin ve daha temel bir gerçeklik düzeyi yatmaktadır. Bohm bu daha derin gerçeklik düzeyine saklı (imp- licate) -ki bu "açığa çıkmamış" (enfolded) anlamına gelmekyedir- düzen adını veriyor. Bizim varlık düzeyimize de belirgin (explicate) ya da açığa çıkmış (unfolded) düzen diyor.
Jung, mitlerin, rüyaların, sanrıların ve dinsel içerikli görsel imgelerin hep aynı kaynaktan, tüm insanlarca paylaşılan kolektif bir bilinçdışından doğduğu sonucuna varmıştı.
Hologram, dalga benzeri bir yapıda olan beyin hücrelerinin desteğiyle zaten hep oradaydı. Yalnızca bizler bunu algılayacak anlayıştan yoksunduk.
Reklam
Bizler birer algılayıcıyız. Bizler birer farkındalığız, biz nesne değiliz; bizim hiçbir somut, üç boyutlu nesnelliğimiz yoktur. Biz sınırsız varlıklarız. Üç boyutlu katı nesnelerden oluşan dünya, bizim somutluğa geçişimizi sağlayan bir kolaylıktır. O, yalnızca bize yardımcı olmak için yaratılmış bir tanımlamadır. Biz -ya da daha ziyade aklımız- bunun yalnızca bir tanımlama olduğunu unuturuz. Ve böylece, kendi bütünselliğimizi, yaşamımız boyunca pek ender ayrılabildiğimiz bir kısır döngüde tutsak etmiş bulunuyoruz. Başka bir deyişle, tüm bilinçlerin bütünleşmesiyle yaratılmış olan gerçekliğin üstünde ve ötesinde hiçbir gerçeklik yoktur ve holografik evren, zihnin sınırsız yöntemleriyle yeniden ve yeniden biçimlendirilebilir.
Tanrı evreni ilahi bir düşünce modeli olarak yaratmış olabilir.
"Her eylem saklı düzenin içindeki bir tasarımla başlar. Zaten imajinasyon biçimin yaratılışıdır; o yaratılışın sürdürülmesi için ihtiyaç duyulan bütün eylemlerin niyet ve tohumlarına zaten sahiptir. Sonuçta bedeni ve her şeyi etkiler; o hâlde, yaratılış saklı düzenin daha süptil düzeylerinde böylece oluşarak süzülür ve belirgin düzende ortaya çıkar."
Sayfa 133 - Ruh ve Madde Yayıncılık
Uzun vadede yanılsamalara bağlı kalmak, gerçek olgularla yüzleşmekten çok daha tehlikelidir. Bohm
Plasebolar, bizlere zihin-beden ilişkisini kavrama konusunda daha holografik bir yaklaşım sağlamaktadır.
Resim