Sokakta, dalgın ve insanların hareketlerini izleyen görünmez bir seyirci misali, bir sinema dekorunun içindeymişçesine yürüyordu. Herkesin gidecek bir yeri varmış gibi görünüyordu
Saat dörtte, bomboş geçen günler bitmeyecekmiş gibi geliyor. İnsan öğleüstü fark ediyor boşa geçen zamanı ve yaklaşmakta olan akşamdan endişelenmeye başlıyor. Bu saatlerde, hiçbir işe yaramamış olmaktan utanıyor.
Ancak birbirimize artık gereksinim duymadığımızda mutlu olabileceğiz, diyor kendi kendine. Bizim olan bir hayat, bize ait, başkalarını ilgilendirmeyen bir hayat yaşayabildiğimizde. Özgür olduğumuzda.
Ancak birbirimize artık gereksinim duymadığımızda mutlu olabileceğiz, diyor kendi kendine. Bizim olan bir hayat, bize ait, başkalarını ilgilendirmeyen bir hayat yaşayabildiğimizde. Özgür olduğumuzda.
Seneler kalbini kalın ve buz gibi bir kabukla kapladı ve artık çarptığını bile güçlükle duyabiliyor. Hiçbir şey içine dokunmuyor. Artık sevemediğini kabullenmek zorunda.....