Baş başa kıtlama çaylarımızı yudumluyoruz. Hoşana biraz tedirgin, biraz şaşkın, telâş içinde olduğunu saklayamıyor. Sağına soluna baktı, bana biraz daha yaklaştı. “Anne, ne var, ne oluyor?” Sorum havada kaldı. Odada başka kimsenin olmadığından emin olduktan sonra kafasını bana uzatarak kısık bir sesle konuştu:
“Ehmet, bilirmisen, benim anamın babası Ermeni’ydi.”