John Locke, bu kitabında gerçek özgürlüğe dem vurmuş.
Kendisinin de Hristiyan olması hasebiyle; hristiyan dinin içindeki yobazları, gericileri, şarlatanları, yalancıları, çıkarıcıları, amacından sapmış kiliseyi, dini kendi tekelinde sanan dincileri ve dini siyasal anlamda kullanan devleti olabildiğince eleştirmektedir.
Hangi dine, ırka, düşünceye mensup olursa olsun, insan yasalar önünde, hak adalet ve özgürlük yönünden eşit olmalıdır. Devletin dini olmamalı, herhangi bir zümre , gruba ya da ırka ayrımcılık yapılmamalıdır. Düşüncesi üzerinde çok durmaktadır.
Gerçek özgürlüğü; inançta ve inandığını serbestçe yapabilmesinde görür locke.
Devlette bu alana müdahale etmemeli, insanların inandıkları ritüel ya da ibadetlerini yapılması için de gerekli zemini oluşturmalıdır der john locke.
Dinde hoşgörülü olmayı, insanlığa saygılı olmayı öğütler. Başka dinlere de hoşgörü ile yaklaşmaktadır.
Laikliğin en güzel yaşam tarzını bu kitabında çok güzel ifade etmiştir locke.
Ancak dünyada barışın ve kardeşliğin bu şekilde geleceğini söylemektedir.
Bence de çok haklıdır. Kitap hala güncelliğini korumaktadır.
Locke; aklın rehberliğinde insanlar arasındaki en önemli sorunun çözümünü bizlere sunmuştur.
Kitabı severek okudum ve sizlere de tavsiye ediyorum.
İyi okumalar olsun.