Tüm Sırlarıyla DNA

How It Works Türkiye - Sayı 34

How It Works Türkiye

How It Works Türkiye - Sayı 34 Posts

You can find How It Works Türkiye - Sayı 34 books, How It Works Türkiye - Sayı 34 quotes and quotes, How It Works Türkiye - Sayı 34 authors, How It Works Türkiye - Sayı 34 reviews and reviews on 1000Kitap.
Origaminin kökeni Nasıl ki bir origami şaheseri yaratmak için üst üste küçük adımlar atmak gerekiyorsa origami sanatının kendisi de küçük adımlarla gelişti. “Origami” terimi Japonca “katlama” anlamına gelen “ori” ve “kâğıt” anlamına gelen “kami” kelimelerinden geliyor. Bu terim, tek bir kâğıt yaprağını katlayarak heykel yapma sanatını tanımlıyor. Kâğıt asla kesilmiyor ve kâğıda hiçbir ekleme yapılmıyor. Şekiller sadece katlama yoluyla ortaya çıkıyor. Kâğıt, MS 105 civarında Çin’de icat edildi. Japonya, 6. yüzyılda Budist rahiplerin Çin’den getirdiği kâğıtlar sayesinde kâğıtla tanıştı. Kâğıt hızlı çürüyen bir madde olduğu için origami sanatının ilk örnekleri çoktan yok oldu. Kâğıt Japonya’ya ulaştıktan kısa bir süre sonra Japonların origami süslemelerini kullanmaya başladıkları düşünülüyor ama bu fikrin Çin sanatlarından gelip gelmediği bilinmiyor. Günümüzde kâğıt çok ucuz bir şey ama Japonya’da origaminin ilk bin yılı boyunca kâğıdın maliyeti o kadar yüksekti ki yalnızca özel günler ve resmi törenler için origami yapılıyordu. Origami sanatı 1600’lü yıllara kadar yaygın bir hobiye dönüşemedi.
UUI’YE NASIL GİDİLİR Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ), Kasım 1998’de ilk parçasının yörüngeye fırlatılmasından bu yana uzayla ilgili yeni keşifler yapmak ve bildiklerimizi sınamak için ideal bir laboratuvar haline geldi. 400 km yükseklikte Dünya yörüngesinde dönen istasyonda Kasım 2000’den beri astronotlar yaşıyor. UUİ’nin bize sağladığı en önemli bilgilerden biri, uzay ortamına uzun süre maruz kalmanın insan vücudunu nasıl etkileyebileceği. Ayrıca UUİ, uzayda uzun süreli insan varlığının mümkün olduğunu kanıtladı. Bugüne kadar 240’tan fazla Astronotları Dünya’dan Uluslararası Uzay İstasyonu’na götüren önemli adımları keşfedin. Ailsa Harvey insan bu uyduda yaşadı; makineler, bitkiler, hayvanlar ve kendileri üzerinde deneyler yaptı. Ama bu astronotlar nasıl gezegenimizden çıkıp da bu yeni evlerine ulaştılar? Bugüne dek astronotları UUİ’ye götüren üç çeşit uzay aracı var: Uzay Mekiği, Soyuz ve son olarak da SpaceX araçları. Bunların üçü de geçmişte insanları uzay istasyonuna başarıyla ulaştırdı ama tasarım açısından büyük farklılıklar gösteriyorlar.
Reklam
Tim Berners-Lee Haziran 1955’te İngiltere’nin başkenti Londra’da doğan Timothy Berners- Lee’nin çalışmaları hayatımızı her açıdan değiştirdi. Berners-Lee, 20. Yüzyılın en büyük icatlarından birinin yaratıcısı oldu. Berners-Lee, ailesinde matematikte ustalaşan ilk kişi değildi; babası Conway Berners-Lee ile annesi Mary Lee Woods da hayatlarını
Duvarda yürüme Örümcek Adam ve eklembacaklı akrabalarının yanı sıra gekolar da gökdelenlere tırmanıp tavanlardan sarkabiliyor. Duvarlarda yürüyebilen ve kendilerini tavandan sarkıtabilen çok az omurgalı türü var. Gekolar bu sayede hem yırtıcı hayvanlardan kaçabiliyor hem de avlanırken bunu bir avantaj olarak kullanıyor. Bu yetenek, bombeli ayak parmaklarının benzersiz yapısından kaynaklanıyor. Gekoların ayak parmaklarının uçlarında “seta” denilen binlerce mikroskobik kıl var. Bu kıllar da kendi içlerinde “spatula” denilen yüzlerce kıla ayrılıyor. Bu küçük kıllar Van der Waals kuvveti denilen bir kuvveti harekete geçiriyor. Kıllarla duvar yüzeyi arasında oluşan bu çekim kuvveti, gekonun vücudunu duvarda tutan bir “yapıştırıcı” görevi görüyor. Gekolar 100 gramdan hafif ve küçük hayvanlar oldukları için, kendilerini yüzeye sabitlemek için bu kuvveti sadece ayak parmaklarıyla uygulamaları yetiyor. Oysa insanların Örümcek Adam gibi duvara tutunabilmeleri için vücutlarının %40’ının geko ayağı gibi pedlerle kaplanması gerekirdi. Geko ayaklarının tasarımı, yerçekimine meydan okuyan malzemeler geliştirme konusunda bilim insanlarına ilham verdi. 2018’de Alman bilim insanları geko ayağı gibi yapışkan özelliklere sahip bir silikon malzeme yarattı. Bu malzeme, kalıntı bırakmayan güçlü bir yapışkan bant üretiminde kullanıldı.
Zihin kontrolcüleriyle tanışın Zihin kontrolü yalnızca bilimkurgu dünyasında karşılaşacağınız bir yetenek gibi gelebilir ama kurbanlarını uzaktan kontrol etme yeteneğine sahip birkaç asalak türü mevcut. Özellikle asalak bir yabanarısı türü, karıncaların davranışlarını değiştirmede çok yetenekli hale gelmiş. Ichneumon eumerus yabanarısının dişileri, yaşam döngüsü boyunca larvalarını Rebel’in korubeni kelebeğinin tırtıllarına enjekte ediyor. Larvalar daha sonra tırtılın içinde gelişiyor ve konakçıdan ayrılana kadar içeride besleniyor. Peki zihin kontrolü nerede devreye giriyor? Rebel’in korubeni kelebeğinin tırtılları kırmızı karıncaları kendine çekiyor. Bu karıncalar tırtılları yuvalarına taşıyıp onlara bakıyor. Bunun nedeni, bu tırtılların karınca larvalarına benzeyen bir kimyasal yayması. Asalak yabanarısının larvalarını tırtılın içine enjekte etmesi için önce koruyucu karınca sorununu çözmesi gerekiyor. Bunun için de karıncaları birbirine düşüren kimyasal bir karışım yayıyor. Bu kimyasallar karıncaların alarm feromonlarını taklit ederek onları birbirlerine düşman hale getiriyor. Karıncalar kendi aralarında savaşırken yabanarısı hızla yuvaya girip tırtıllara larvalarını bırakıyor ve ortamdan sıvışıyor.
Donan kurbağalar Dondurucu soğuklarda hayatta kalma, çözülme ve hayata dönme gücüne sahip kurbağayla tanışın. Hayvanlar soğuk kış koşullarında hayatta kalmak için farklı yöntemler geliştirmiştir. Bazıları yaz tatili için ekvatora göç ederken bazıları da yüzeydeki dondurucu sıcaklıklardan kaçmak için yeraltında kış uykusuna yatar. Ancak orman kurbağaları öylece donuyor ve yeniden sıcak havaların gelmesini bekliyor. Rana sylvatica adlı orman kurbağası türü, sıfırın altında 2,5 derece sıcaklığa dayanabiliyor. Bilim insanları, avuç içi büyüklüğündeki bu amfibilerin günlük donmaçözülme döngülerinden geçtiğini keşfetti. Sıcaklığın düşük olduğu gecelerde donup daha sıcak gündüzlerde çözülüyorlar. Bu antifriz özelliği, vücutlarının glikozu metabolize etme şeklinden kaynaklanıyor. Normalde çok soğuk ortamlarda çoğu hayvanın hücrelerindeki su, hücrelerden dışarı çıkıp buza dönüşür. Bu da hücreleri kurutur ve sonunda hayvanın ölümüne neden olur. Ancak orman kurbağası öyle bir biyolojiye sahip ki donma süreci başlayınca karaciğeri aşırı hızlanıyor, depolanmış glikojeni tekrar glikoza dönüştürüyor ve glikozu susamış hücrelere pompalıyor. Hücrelerdeki yüksek glikoz seviyesi, suyun buza dönüşerek kaybolmasını önlüyor ve kurbağayı buz eriyene kadar “donmuş” halde tutuyor. Glikoz daha sonra enerji halinde metabolize ediliyor veya tekrar glikojen olarak depolanıyor.
Reklam
59 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.