Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hukuka Giriş

Kemal Gözler

Hukuka Giriş Gönderileri

Hukuka Giriş kitaplarını, Hukuka Giriş sözleri ve alıntılarını, Hukuka Giriş yazarlarını, Hukuka Giriş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Emredici hukuk kurallarına birkaç örnek daha verelim: MedenîKanun, m. 124: “Erkek veya kadın on yedi yaşını doldurmadıkça etmedikçe evlenemez”. Medenî Kanun, m.47/2: “Amacı hukuka veya ahlâka aykırı olan kişi ve mal toplulukları tüzel kişilik kazanamaz”.
Hukuk kuralları nitelikleri bakımından dörde ayrılmaktadır: Emredici, tamamlayıcı, yorumlayıcı, tanımlayıcı hukuk kuralları.
Reklam
E. TÜRKİYE’DE KANUNLAŞTIRMA
Osmanlı uygulaması Tanzimat’tan önce de kanun kavramına yabancı değildir. Osmanlı İmparatorluğu'nda şer’i hükümlerin dışında padişahın iradesi ile kanun koyulabileceği (Örfi hukuk) zaten kabul edilmişti. Bu dönemde çıkarılmış yığınla emirname ve kanunname vardır. Ancak bunlar modern anlamda “kanunlaştırma (tedvin, kodifikasyon)”ya Örnek gösterilemez
E. TÜRKİYE’DE KANUNLAŞTIRMA
Osmanlı İmparatorluğu’nda modern anlamda kanunlaştırma hareketleri Avrupa ile aşağı yukarı aynı zamanda başlamıştır. Biraz sonra göreceğimiz gibi, Osmanlı İmparatorluğu'nda, 1839 Tanzimat Fermanından hemen sonra kanunlaştırma Örnekleri vardır. Bu da Osmanlı’daki gelişmelerle Batıdaki gelişmelerin aşağı yukarı örtüştüğünü gösterir. Hatta Osmanlı İmparatorluğu kanunlaştırma hareketleri bakımından birçok batı ülkesinin önünde yer alır. Örneğin Osmanlı medenî kanunu niteliğinde olan Mecelle, 1868-1876 yılları arasında kanunlaştırılmıştır. Oysa Alman Medenî Kanunu 1900, İsviçre Medenî Kanunu ise 1907 yılında yürürlüğe girebilmiştir.
Hukuk Derslerini Öğrenmek...
Aynı bakış açısı Institutiones’in birinci kitabının ilk başlığının ikinci paragrafında da şu şekilde açıklanır: "Hukukun öğretilmesinde en uygun yol, konuları önce açık ve basit bir şekilde (si primo levi ac simplici) açıklamak, sonra da her bir konuyu ayrıntılarıyla ve tam olarak (post deinde diligentissima atque exactissima interpretatione singula) incelemektir. Yok eğer henüz acemi ve bilgisiz olan Öğrencinin beynini daha başlangıçta pek çok şeyle doldurmaya (ob initio rudem adhuc et infirmum animum studiosi multitudine ac varietate rerum oneraverimus) kalkarsak, şu iki şeyden biri olur (duorum alterum aut)-. Ya öğrenci hukuk eğitimin den kaçar (desertorem studiorum); ya da nor­malde kolay bir yoldan (ad quod leniore via) daha çabuk ulaşabileceği bir noktaya ancak çok büyük bir emekle (cam magno labors eiııs) ve çoğunlukla da kendine güvenini yitirdikten (saepe etiam cıım diffidentid) sonra ulaşır''
Sonuç :
Biz yukarıda hukuku bilinçli irade ürünü sayan görüşlerden beşerî irade görüşünü kabul ettiğimizi ve öbür görüşleri neden reddettiğimizi kısaca açıklamıştık. Kanımızca, hukukun kaynağı konusunda, hukuku beşerî irade ürünü sayan pozitivist teori, Özellikle normcu pozitivist teori doğrudur. Buna göre hukukun temeli yine hukuktur. Hukuk kuralları üst hukuk kurallarının öngördüğü organ tarafından ve bu üst kuralların tespit ettiği usûlle konulmaktadır. Ancak, yukarıda belirttiğimiz gibi, bu normativist teorinin zayıf yönü temel norm varsayımında toplanmaktadır. Kanımızca, anayasa hariç, her hukuk kuralının kaynağı, o kuralın üstünde yer alan kuraldır. Bu kısım itibarıyla normcu pozitivizmin açıklamasını kabul etmekteyiz. Anayasanın temeli konusunda ise, normcu pozitivizmden ayrılıyoruz. Anayasanın kay￾nağı, hukuk dışı usûllerle yeni bir anayasa yapma iktidarı olarak tanımlanan aslî kurucu iktidardır. Anayasa, kurucu iktidarı elinde bulunduran kişilerin iradesinin ürünüdür. O hâlde anayasanın temeli konusunda iradeci pozitivizm kabul edilebilir. Özetle, hukukun kaynağı konusunda bizim benimsediğimiz görüş, anayasa bakımından iradeci pozitivizm, anayasa altı normlar bakımından ise normcu pozitivizmdir.
Reklam
Aklî tabiî hukukun en önemli temsilcisi Hollandalı Hugo Grotius (Huig der Groot) (1583-1645)’tur. En önemli eseri De jure belli et pads (Savaş ve Barış Hukuku)’tir. Yazara göre, insanlarda akla göre yaşama içgüdüsü vardır. İşte bu içgüdü, hukukun kaynağıdır. Grotius'a göre, bütün insanlığı kapsayan ve değişmez birtakım tabiî hukuk kuralları vardır. Bu hukuk kurallarının a priori varlığı, insanların “aklî tabiatf’ndan kaynaklanır. İnsan, akimın doğası gereği, iyiyi ve kötüyü ayırt edebilir. Hukuk, işte insan aklının böyle bir emridir
A. TABİÎ HUKUK KURAMI
Birinci yol izlenerek, tabiî hukuku, ilk çağda insan tabiatından kaynaklanan hukuk; ortaçağda tanrısal iradeden kaynaklanan hukuk; yeni çağda ise insan aklından kaynaklanan hukuk olarak tanımlayabiliriz. İkinci yolu izleyerek ise tabiî hukuku, İnsanî, İlahî veya aklî tabiattan kaynaklanan hukuk olarak tarif edebiliriz.
3. Jean-Jacques Rousseau ( ' yu Çok severim :)
Cenevre vatandaşı büyük filozof Jean-Jacques Rousseau'ya (1712-1778) göre de, doğal yaşamda insanlar arasında eşitlik, barış ve mutluluk vardı. Ancak zamanla özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla, insanlar arasındaki eşitlik bozuldu. Artık doğal yaşamda huzur kalmamıştı. Bozulan düzeni yeniden kurmak için, insanlar kendi aralarında anlaştılar. Rousseau insanların kendi aralarında yaptığı anlaşmaya, “sosyal sözleşme (contrat social)”., bu anlaşma ile oluşan iradeye de “genel irade (volonte generale)” diyor. îşte hukuk bu genel iradenin ürünüdür.
c. GENEL İRADE VEYA TOPLUMSAL SÖZLEŞME KURAMI
Bu kuram Thomas Hobbes, John Locke ve Jean-Jacques Rousseau tarafından savunulmuştur. Bu yazarlar arasında biraz sonra kısaca göreceğimiz farklılıklar olmakla birlikte, hukukun kökeni ve oluşumu konusunda teorileri esas itibarıyla birbirine benzer.
203 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.