Gülerek onu öpmek için öne eğildim. Dudaklarımız
birbiriyle buluştu. Elleriyle uzun saçlarımı okşuyordu. Parmakları buklelerimin arasında süzülüyor, başımı kendisine
çekiyordu. Dili dudaklarımın üzerinde geziniyordu. Dillerimiz buluştuğu anda tutku birden etrafımızı sardı. Sakin, sıradan bir çerçeve aniden alev almaya başladı ve tek istediğim onu çırılçıplak soyup kendimi ona bırakmaktı.
Ellerim kaslı göğsünde dolanırken dudaklarının
içinde inliyor, vücudunun kıvrımlarını hissediyordum.
Dudaklarımı yalarken tişörtünün altından yayılan sıcaklığı
duyuyordum. Nefes almaya ihtiyacım vardı ama beni öpmesi için oksijenimi feda edebilirdim. Liam sadece yanımda olarak bana hayattaki iyi şeyleri hatırlatıyordu.
Dilini kulağımın arkasında gezdirmesiyle ürpermem
bir oldu. “Seni özledim,” dedim ve ellerimi arkamda durmakta olan Liam’ın boynuna doladım. Ereksiyonunu kalçamda hissederken onu kendime bastırdım.
Berbat haldeyken bile beni sevdin. Sanırım o
söylediğini çoktan yaptın.”
Liam beni dikkatle havaya kaldırdı. Dudaklarımız
buluşmuştu. Nefesimi tuttum. Dili ağzıma giriyordu ve
dilimi yavaşça itiyordu. Her dokunuşunda vücudum daha
da ısınıyordu. Parmaklarının belimden kıvrılarak aşağı indiğini ve kalçalarımı kavradığını hissettim. Beni biraz daha
kaldırıp tezgahın üzerine oturtmuştu. Bacaklarım kendili
ğinden beline sarılırken diliyle dudaklarımın arasında gezinmeye devam ediyordu.
Elimle saçını tutup kendime bastırdım fakat oldukça
aceleciydi. Evde bir dolu insan olmasına karşın ona karşı
koyamıyordum. Sımsıkı sarılıp teninde kendimi kaybetmek istiyordum.