'hükümdar' ya da daha çok bilinen adıyla 'prens', siyaset bilimi ve politika alanında yazılan en önemli eserlerden biridir.
kaleme alındığı 16. yüzyıldan bu yana tartışmaların odağında oluşu, onun kitaptan öte felsefi bir akıma zemin hazırlaması konusunda dikkat çekicidir. öyle ki; 'zafere giden her yol mübahtır.' sözünü ilke edinen her türlü kirli oyun 'makyavelizm' adıyla anılır olmuştur.
machiavelli'yi sert eleştirilerin hedefi haline getiren esas görüşü; ahlakın ve siyasetin birbirlerinden ayrı tutulması gereken iki ayrı olgu olduğu üzerinedir. güç diplomasisinin olduğu yerde erdemli davranışlardan söz etmek mümkün olmayacaktır. bu da, iktidar mücadelesi verenlerin zalimce davranışlarını meşrulaştırır bir bakıma.
machiavelli'nin bu görüşleri ilk bakışta kirli siyaset güzellemesi olarak algılansa da realizm boyutunda değerlendirildiğinde, gerçeklerin sansürsüz haliyle gözler önüne serildiği kabul edilecektir. hatta günümüzde, siyasal kimlik oluşumunun kariyer planlaması şeklinde ilerlemediği de düşünülürse; kitapta anlatılanları ironik bulmak bile mümkün.
ham siyaset, iktidar entrikaları gibi konulardan pek hazetmediğimden kitabı biraz zorlanarak okuduğumu itiraf etmeliyim. bununla beraber hükümdar'ın mutlaka okunması gereken kitaplardan olduğunu düşünüyorum.