Tanrısız bir evrende hiçbir sorumluluğumuz ve ödevlerimizin olamayacağı, olsa bile bunları uygulamamızı sağlayacak normatif bir nedenin olamayacağı görüşü, ahlaklılığın kökeniyle yakından alakalıdır; çünkü tanrısız bir evrende ahlaklılığın olabileceğini düşünen evrimsel etik savunucuları ve seküler hümanistler ahlaklılığın kaynağını üstün bir varlıkta değil, duygu, tutku ve akılda bulmaktadırlar. Onlara göre bazı ahlaki davranışlarımızın temelinde biyolojik, psikolojik ve toplumsal nedenler yatarken, bazı davranışlarımız ise kişisel çıkar ve arzularımızdan arındırılmış ve akıl tarafından belirlenmiştir. Böylece tanrısız bir evrende kendimize, diğer insanlara ve doğaya karşı da yükümlülüklerimiz bulunmaktadır.
Felsefe, insanın kendisine koyduğu bütün sınırları -bilim dalı, uzmanlık ve meslek sınırlarını- aşmaya eğilim gösterir. Felsefe, sınıf, ulus ve çağın özgüllüklerini gözetmeden, insana özgü bütün sorunlarla ilgilenir.