Şimdi de çatıda tek başına kiremitleri aktarıyordu. Eğer bu işi de bitirebilirse bu gece ilk kez evinde yatacaktı. Kısa zamanda, kiremit aktarması dışındaki tüm onarımları bitirmişlerdi. Güneşin sıcaklığını iliklerine dek duyumsayarak kiremitlerle uğraşırken, köyün üstünde asılı duran hüzün bulutu ve bu buluttan durmaksızın yağan yağmurun içine çekildi. Bu yağmurlarla her şey canlanıvermişti. Üstüne çıktığı okul binası, aşağı doğru sıralanan eğri büğrü çatılarıyla tüm evler canlıydılar artık. Ağlaşıp duruyorlardı. Sanki her yer göz kesmişti. Bir o göz değildi. Rengarenk, irili ufaklı gözlerle dolmuştu çevresi. Bu hüzün yağmuru vurgununda çatıdan düşecek oldu.
(Arka Kapak)