“İnsan en nihayetinde bir ada değil midir? Bir ada kadar tek başına, bir ada kadar kimsesiz. Öte yandan tek başına ve kimsesiz olmanın aslında tamamıyla kötü olmadığı fikri kuşatıyor beni. Zira tek başına olmak beraberinde özgürlüğü getirdiği gibi, kimsesiz olmak derinlere inmemize olanak sağlar. Karakterlerin bir ada gibi işlendiği ve bir ada misali yaşamış farklı bireylerin birbirini bulduğu romanlardan keyif alıyorum. 'A, sen burada mıydın?', 'Evet, ben hep buradaydım' diyen romanlardan bahsediyorum. 'Doğrusu bunca zaman tek başımaydım ama artık o kadar ıssız kalmama gerek kalmadı, senin sayende' diyebilmek kalbimizde bir umudun doğmasını mümkün kılar. Bu kitap bana tam da bu umudu tattırdı."
"Herkes anı yaşa der ya. Söylemesi kolay, anı yaşamak ne demek ki?
Esasen anı yaşamak, şu anda yaptığımız şeye tüm kalbimizi vermemiz demektir. Nefes alırken sadece soluğumuza, yürürken sadece adım atmaya, koşarken sadece koşmaya odaklanmak demektir. Her seferinde tek bir şeye odaklanmak yani. Geçmişi ve geleceği unutmak.”