Doğduğu toprakta, saksıdaki çiçek gibi, soluyordu ağır ağır. Ona birkaç damla su verilemez miydi? Ruhunu saran karanlıklar silinemez miydi?
İslamiyet yapabilirdi bunu...
"Sır peşinde koşma!
Hele dedikodu için
Kapı aşındırma!
Huzurda yaşamayı,
Sevilip sayılmayı diliyorsan
Çare elindedir.
Zamanında sağır,
Zamanında kör,
Zamanında dilsiz olmasını bil."
Ebubekir'in lakaplarına, Hz. Muhammed bir yenisini ilave etmişti: "Ey Ebubekir! Sen Abdullah'sın” buyurmuştu.
Abdullah!... Yani, sadece ve sadece Allah'ın kulu!