... Hangi insana rastlasam, küpümü hatırlarım. Kendim de bu benzetmenin dışında değilim. Yürüyen, oturan, konuşan, çalışan küpler vardır.
İçlerinde ne sakladıkları bilinmez, sırla doludurlar. Onların derecesini ancak düşüp kırıldıkları vakit, yahut çarpıştıklarında, dağıldıklarında öğrenebilirsin.
Kimi boştur kabak gibi; kimi zehirden dolayı küflüdür; kimi ihtirasından kurtlanmıştır. Ama yine inatla insanlığını savunur...