Selman büyük bir saygı ve övünç kaynağı idi. O sadece güçlü ve sağlam vücutlu değil, aynı zamanda yıllardan beri Beni Kurayzalılar arasında yaşadığı için kazmacılık ve taşımacılıkta da becerikliydi. Kendi aralarında "O, on kişinin işini yapıyor" dediler ve dostça bir tartışmaya giriştiler. Birçok yerden göç ettiği için Muhacirler: "Selman bizimdir" diye iddia ettiler. Ensar: "O bizden biri, bizim onda daha çok hakkımız var" diye karşı çıktı. Fakat Peygamber (s.a.v): "Selman bizden, yani Ehl-i Beyt'ten biri" (Peygamberin ailesi) dedi."
Peygamber (s.a.v.) adamlarına moral vererek şöyle dedi: "Muhammed (s.a.v.)'in nefsini elinde tutana yemin olsun ki, bugün mükafat umarak çarpışan ve öldürülen, geriye dönmeyip hep ilerleyen kim varsa, Allah onları Cennete koyarak mükafatlandıracak" Onun söylediklerini duyanlar, uzakta olup da duyamayanlara ulaştırdılar. Hazreç kabilesinin Selime kolundan olan Umeyr (r.a.) elindeki bir avuç dolusu hurmayı yiyordu. "Allah! Allah!" diye bağırdı, "Benimle cennet arasında şu adamların beni öldürmesinden başka bir şey kalmadı mı?" Hemen elindeki hurmaları fırlattı ve emre hazır bir şekilde elini kılıcının üstüne koydu.
Ey merhametlilerin en merhametlisi, sen zayıfların Rabbisin
"Allah'ım insanlar karşısındaki zayıflığımı, güçsüzlüğümü ve çaresizliğimi sana söylüyorum. Ey merhametlilerin en merhametlisi, sen zayıfların Rabbisin. Ve sen benim Rabbimsin. Beni kimin ellerine emanet ediyorsun? Bana kötü davranan yabancı birinin ellerine mi? Yoksa bana karşı silahlandırdığın bir düşmana mı? Buna aldırmam, yeter ki, senin gazabın olmasın. Fakat senin yardımın benim için daha geniş ve daha rahattır! Tüm karanlıkları aydınlatan ve bu dünyayı da ahireti de düzene sokan Nur'una sığınıyorum. Yeter ki senin kızgınlık ve gazabın üzerime olmasın. Dilediğine yardım etmek senin elindedir. Senden başka güçlü ve kuvvetli yoktur."
Safer ayının hilali görünür görünmez, Kureyşliler esirleri haram bölge den çıkarıp Tan'im'e götürdüler. İki esir birbirlerini hapsedildiklerinden beri ilk defa görüyorlardı. Orada birbirlerine sabır tavsiye ettiler. Daha sonra Beni Nevfel ve beraberindekiler Hubeyb'i biraz ileriye götürdüler. Hubey kendisini kazığa bağlayacaklarını
"Allah'ım senden selamını, rahmetini, bereketini ve affını diliyorum. Allah'ım, senden ne sona eren, ne de solan ebedi saadetî istiyorum. Allah'ım senden korkulacak günde eminlik, yokluk gününde bolluk istiyorum."