İbn Batuta Seyahatnâmesi'nden Seçmeler

İbn Battuta

İbn Batuta Seyahatnâmesi'nden Seçmeler Posts

You can find İbn Batuta Seyahatnâmesi'nden Seçmeler books, İbn Batuta Seyahatnâmesi'nden Seçmeler quotes and quotes, İbn Batuta Seyahatnâmesi'nden Seçmeler authors, İbn Batuta Seyahatnâmesi'nden Seçmeler reviews and reviews on 1000Kitap.
Böylece Kırım toprağına ayak basarak ileride bulunan bir kiliseye doğru yürüdüm. Kilisede sadece bir rahip bulunmakta idi. Kilise duvarlarından birinin üzerinde ise başında sarığı, belinde kılıcı ve elinde bir mızrak bulunan bir Arap'ın tasviri vardı. Resmin önünde de bir yağ kandili yanmakta idi. Rahibe bu tasvirin kime ait olduğunu sorduğum zaman, Peygamber Ali aleyhiselamın resmidir cevabını alınca, hayretler içinde kaldım.
Gerçekte, Şi'ler tavşan eti yememektedirler.
Reklam
Etkileyici
Gazi Çelebi cesur ve kahraman bir hükümdar olup, Tanrı ona su altında uzun süre kalmak gücünü vermiş iyi bir yüzücü idi. Hazırlattığı donanma ile Rumlara karşı savaşa çıkar, düşman donanması ile karşılaşıp askerler savaşa başlayınca elinde demir bir matkap olduğu halde suya dalar, kâfir gemilerinin diplerini deler ve düşman, suya garkoluncaya kadar bunun farkına varmazdı. Bir tarihte düşman filosu Sinop limanını bastığında Gazi Çelebi bütün gemileri bu şekilde batırmış ve içindeki askerleri olduğu gibi esir almıştı. Anlatılanlara göre onun üstün vasıfları pek çoksa da, fazla miktarda haşhaş kullanması zafını teşkil etmekte idi. Hatta ölümünün bu yüzden olduğu söylentisi vardı.
Hizmetkarlardan biri şeyh efendiyi elleri ile oturtup bir diğeri de elleriyle kaşlarını aralayınca gözleri açıldı. Benimle temiz bir Arapça ile konuştu. Gelişimin hayırlı olmasını diledi. Yaşını sorduğum zaman, "Ben Halife el-Mustansır Bi'llah'ın yoldaşlarından idim. Halife öldüğü tarihte otuz yaşımda bulunuyordum, şimdi ise yüz altmış üç yaşındayım." demişti. Bize hayır duada bulunmasını istedim. Hakkımızda dua ettikten sonra da yanından ayrıldım.
Bunun üzerine dükkâncı <işte semen budur> cevabını verdi. Böylece anlaşıldı ki, Türk dilinde tibin yani semen ile yağ yani semen birbirine pek yakın bir şekilde söylenmekte, yağa ise rugan denmekte imiş.
Hayatını, o yörede bir mağarada, günlerini ibadet etmekle geçirdiği, Vaiz Mecdeddin'in va'z ve nasihat edeceğini öğrendiği zaman şehre inerek onun va'z ve nasihat meclisine katıldığı, kimseden bir habbe, yiyecek kabul etmediği, Mecdeddin'in sözleri üzerine kendinden geçip feryada başladığı, sonra açılarak abdest alıp iki rekat namaz kıldığı ve şayet Mecdeddin'in sesini tekrar işitirse yine feryat ve figana giriştiği, geceyi de böyle böylece geçirdiği anlatılmıştı. Bu yüzden kendisine Sayyâh lakabı verilmişti. El ve ayakları tutmadığı için bir iş göremez, anneciği yün eğirerek bu garibe, oğluna bakar imiş. Anasının ölümünden sonra ise karnını dağda bulduğu yabani meyveleri ve otları yemekle doyurmakta imiş.
Reklam
71 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.