“....biliyorum belki yüreğinde, belki de zihninde seni kıvrandıran bir yara açılmıştır. Ancak şunu da bilmelisin ki onulmaz bir yarası olan kimse dahi derdini söylemeden ne şifa bulur ne de şifa ümidi olur.”
"-Görüyorsun işte Rezan. Şimdi sen kalkıp bir muvahhid olarak insana ve topluma dair tevhid akidesine dayalı görüşlerini, değerlendirmelerini "bu kırılabilir, şu gücenebilir..." demeden açıkça dillendirmeye başlarsan anında bir etiket yapıştırırlar sana. Hemen de yaftalayıp seni itham ettikleri şeyi yaparlar ve İslâm dairesinin dışına "atarlar"!
Hem sanki farz-ı aynmış gibi "Sen hoca mısın, alim misin, neden boyundan büyük kalırdılar ediyorsun? Hocalar varken söz söylemek size mi düşmüş?" Diye tonlarca laf gevelerler.
Allah'tan başka ilah yoktur demek için âlim, ulema olmak gerekir diye bir şartı Mekke'deki müşrikler bile hiçbir zaman ileri sürmemişlerdir.