Sonra biri giriyor kapıdan. Annesinin bir tanesi falan. Paldır küldür, ayaklarını bile silmeden... Anlarsınız işte. Bazen ellerimiz dökülür su gibi kucağımızdan...
Bilmiyorum ama kafanın içinin bir bahar temizliğine ihtiyacı var gibi geldi bana. İyi olmaz mıydı yani, açıp başımızı, çıkarsak beynimizi, yıkasak bakır leğenlerde... Sabun tozlarıyla, çitileye çitileye... Şöyle foşurdata foşurdata...
"Sayın Tanrı bey, mevsimlerde bir şımarma dikkatimi çekmiş bulunuyor. Maşallah havalar bin beş yüz! Tuhaf tuhaf huysuzlanmalar, "Gelsem mi gelmesem mi?' tarzında nazlanmalar... Baharın bu küstah davranışlarını sizin yüksek dikkatinize sunmak isterim. Prosedürde bürokratik bir aksama olmuş olabilir mi acaba? Bir baktırıverseniz efendim. Saygılarımla arz ederim."
Hayatı boyunca sadece sigara içip ne sorulsa "Fasulye" demiş adam, başka da bir şey dememiş. Herhalde "Ben size bulaşmıyorum, siz de bana bulaşmayın" manasında.