Şehirleri bir resim gibi değil nefes alan, emek isteyen, yaralanıp sonra iyileşen sevgi ve şefkat canlılar olarak gördüm. Ağırbaşlı, dikbaşlı , yumuşak başlı ya da başına buyruk şehirler. İçine adım attığımız andan itibaren bizi derinden etkileyen, şeklini birbirimizi karşılıklı sararak, dışlayarak, yeniden yoğurmaya başladığımız ele avuca sığmaz canlılar.