İçimizdeki Anne sözleri ve alıntılarını, İçimizdeki Anne kitap alıntılarını, İçimizdeki Anne en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hiçbir hasta çocuksu tutumları, takılmaları, çatışmaları, travmaları ve karakter bozuklukları da dahil olmak üzere kendisini aktarımın genetik kökleri analiz edilmeden anlamayacaktır.
Nesne sürekliliğindeki en ciddi bozulmalar tekrarlayan veya uzun süreli yoksunluk yaşamış, örneğin yurtlarda ya da birden çok koruyucu aile yerleşiminde kalmış çocuklarda görülür.
Duygu geribildirimi ve duygu düzenleme nesne sürekliliğinin gelişimini ve ardında da duygu düzenlemesini ve karmaşık duyguların ortaya çıkışını kolaylaştırır.
Kayıp tehdidi veya nesne sürekliliğinin bozulmasına karşı dışsallaştırma, özdeşim ve seven, rahatlatan, yatıştıran nesnenin yeniden içselleştirilmesi gibi yöntemlerle yeniden güvence altına alınır.
Nesneye egonun belirlediği sürekli ve duygusal bir bağlanma yükü yatırımı yapılır. Duygusal bağlanma yükünün yaşamın ilk yılında anneyle olan spesifik bağlanma ile başladığı ve üçüncü yıl ve sonrasında da diğer sevgi nesneleriyle olan daha karmaşık ilişki ve özdeşimlerle sürdüğü düşünülebilir.
Akran grupları içindeki özdeşim girişimleri ve rol denemeleri giderek egonun otonomisini genişletir, daha dayanaklı ve olgun bir kendilik temsilinin sağlamlaşmasına yardımcı olur.
Nesne kavramının kazanımını ifade etmek için kalıcılık terimi kullanılmıştır ve küçük bir çocuğun 18 aylıkken nesneyi algılamasından bağımsız bir şekilde, onun içsel bir imgesini koruyabilme becerisini sergilediğini aktarmıştır.
Duygusal nesne ilişkileri alanında güvenilir bir çağrımsal bellek kazanmadıklarından stres durumunda kaldıklarında tanıma belleğine veya daha öncesine gerileme eğilimindedir.
Anne temsilinin farklı yönleriyle ilişkili agresyonunu kontrol etmede yaşadığı ve en sonunda süperego haline dönüşen zorlanma, onun nesne ilişkilerinin kalitesini belirli bir düzeyde etkiler hale gelmiştir.
Çocuğun kendi istediği gibi davranma isteği ile annesini memnun etme isteği arasında; kendi bağımsızlığını ortaya koyma isteği ile anneye olan bağımlılığı arasında çatışmalar oluşmaktadır.
Nesne sürekliliği oluştuktan sonra nesne tatmin sağlamadığında sevgi nesnesi başka biri için reddedilmeyecek veya değiştirilmeyecektir ve bu durumda nesne hala istenendir ve sadece yokluğundan ötürü tatmin edici görülmeyerek reddedilemez.
Nesneyi kaybetme korkusuna ek olarak, çocuk artık nesnenin sevgisini kaybetmekten de korkmaktadır. Bunu takip eden, kısmen özdeşim vasıtasıyla yeniden yakınlaşma krizi sırasında anneyle olan ilişkide var olan çatışmayı çözme gereksinimidir.