İnanın bana, araştırmalarda birbirlerini katlettikleri ortaya çıksa şimdiye herkes bonoboları ezberlemişti. Asıl sorun barışçıllıkları. Önce bonoboyu tanısaydık, şempanzeyi daha sonra, hatta hiç tanımasaydık ne olurdu hayal etmeye çalışıyorum bazen. İnsan evrimi hakkındaki tartışma belki bu kadar şiddet, savaş, erkek egemenliği üzerinden değil; cinsellik, empati, özen ve ortaklık üzerinden yürürdü. Ne farklı bir entelektüel coğrafyaya sahip olurduk kim bilir!
Hayvanat bahçesini ziyaret edenlerin konuşmalarından da, göze batan maymun cinsel organlarını görünce şaşkına döndükleri anlaşılır. Bir kadının "Aman Tanrım, şu gördüğüm kafa mı?" bağrışını hiç unutamam mesela.
Hemcinse duyulan çekim karşı cinse duyulan çekimi engellemediği müddetçe gelişmesi önünde bir engel olamaz. Şimdi bu fıkre şunu ekleyelim: Sosyal çekimle cinsel çekim arasında gri bir bölge vardır. Yani hemcinse duyulan çekim ancak belli koşullarda su yüzüne çıkabilecek cinsel içerimler taşıyabilir. Karşı cins uzun müddet göz önünde olmazsa, mesela yatılı okullarda, hapishanelerde, manastırlarda ya da gemilerde, hemcins bağlanması başka koşullarda olmayacak şekilde cinselliğe dönüşebilir. Ya da ketlemeler ortadan kalktığında, mesela içkiyi fazla kaçırdıklarında, erkekler birden birbirlerinin boyun Iarına atılabilir. Bilinçli olarak cinsellik içermeyen çekimlerin cinsel bir yönü olabileceği fikri elbette yeni değil: Freud bundan uzun süre önce bahsetmişti. Cinsellikten öyle korkarız ki onu kapaklı, küçük bir kutuya tıkıştırmaya çalışırız, ama her seferinde dışarı kaçar ve daha başka bir sürü eğilimle karışır.