Eserde Ömer, Macide ve Bedri üçlüsünün ağız ve zihinlerinden toplumun olumsuz yanları eleştirilmektedir. Yazar; birtakım aydın müsveddelerinin -günümüzde de değişen bir şey yok- o bilgiç, entelektüel görünümlerinin altında ne sahtelikler, ne fitneler, ne alçaklıklar yattığını göz önüne sermektedir. Eser; bu gibilerin nasıl birbirlerinin yüzlerine gülüp kuyularını kazdığını, ikili ilişkilerde ona buna yaltaklanıp keyif çatmanın mücâdelesini verdiklerini olanca gerçekliğiyle ifade etmektedir.
Toplum yapısının fenalığını ise Macide'nin yaşadığı birkaç olay üzerinden -Bedri Hoca olayından sonraki tepkiler ve Ömer ile dışarıda vakit geçirdiği için Emine Teyze'nin sözleri- aktarmaktadır. Tahsillisinden tahsilli olmayanına kadar her bir toplum ferdinin -istisnalar hariç- ne kadar fesat özelliklere sahip olduğunu tüm çıplaklığıyla göstermektedir. İşte böyle bir ortamda gelişme imkânı bulan Macide ile Ömer aşkını, bu aşkın nelerle sınandığını, ne badireler atlattığını anlatmakla beraber her aşkta olduğu kadar bu aşkta da birtakım sorunlar çıktığını ve işbu sorunlar karşısında iki aşığın birbirlerine büyük tahammülleri olduğunu ancak sorunlar ne kadar göz ardı edilirse edilsin artık o mutlak sondan kaçışın imkansızlığını vurgulamaktadır.
Her suç işlediğimizde kabahati kendimizde değil muhayyel bir "şeytan"da bulduğumuzu ve işlediğimiz suçların sorumluluğu altında olmayı kabullenemediğimizi de belirtmektedir.